Hua & Yuan'ın Odası

Konserden sonra tükürürcesine Yuan'ın suratına bakmış sonrada tek kelime etmeden eve gelmişti. Yolda Yuan'ın bütün konuşma çabalarını sinir bir şekilde susarak trollemekten geri kalmamıştı tabiki. Grup arkadaşları da bir anlam verememişti bu haline ama zaten fazla konuşmadığını bildiklerinden üstünde durmamıştı kimse.

Odanın kapısını hızlıca açıp girdi içeri, arkasından da Yuan girip kapıyı çarptı. Sinirden yüzüne bakmıyordu çünkü her an dalabilecek gibiydi. Nasıl olur diye düşünüyordu. Aralarında her şey bir rayına oturmaya başlamışken, artık ona rahatça açılabiliyorken bu yaptığı da neydi.

Yumruklarını sıkıp Neden diye sordu.
Başını kaldırmamıştı, çünkü gözlerine bakarsa yumuşamaktan korkuyordu.

Jun Shu'yu öpmeyi bu kadar seviyorsan neden her fırsatta bana da atlamaya çalışıyorsun. Neden ısrarla benim üzerime geliyorsun.
Beni alt üst etmeyemi çalışıyorsun diye geçiriyordu içinden. İstediğin buysa başardığın bir gerçek.

Arkasını döndü, tam Yuan ağzını açacakken sesini yükseltip bastırdı onu. Sakın bana Jun'un her zamanki hali olduğunu söyleme. Her seferinde farklı bir kişi olurdu, üst üste 3. kez seni öpüyor.
Yüzü bu kes Yuan'ın dokunuşlarından değil sinirden kızarmıştı. Ama Yuan'ın sanki eğleniyormuş gibi bir hali vardı.

Neden bu kadar kızgındı, her zaman naz yapan kendisi olurdu. Neydi şimdi bu hissettiği. Tam sana içimi açmaya başlamışken neden diyordu. Bu his hoşuna gitmemişti. Elinden gelse birşeyleri parçalayıp dağıtmak istiyordu, en çok ta Jun ve Yuan'ın suratını.

"Sakın bana Jun'un her zamanki hali olduğunu söyleme. Her seferinde farklı bir kişi olurdu, üst üste 3. kez seni öpüyor."Yuan sırıtmaya başladı.

"Ciddimisin?" bileğini tuttu,çekip kapıya yapıştırdı.
"Bu da ne?"gözlerini kaçırmıyordu."Kıskandın mı yoksa?"

Ve Hua,Yuanın hiç beklemeyeceği bir şey yapıp onu öptü.kapının oradalardı,ve ne olacağı belliydi.Yuan tek bir hareketle kapıyı kilitledi.

Yuan devam etti öpüşerek yatağa doğru sürükledi,gözleriyle anlaşma yapmış gibiydi.Hızlıca tişötünü çıkarıp,boynuna daldı ısırıyordu,emiyordu,ne yaptığının farkında bile değildi dudaklarına ulaşıyor inlemeleriyle devam ediyordu,bu sırada elleri bacaklarına ulaşmıştı kemeriyle uğraşıp çıkardı,hareketlerine başladığında sarışının suratına baktı.
İniltili bir sırıtışla hareketlerine devam etti.İnlemeleri onu daha çok çoşturuyordu.

Evet kıskanmıştı, kendisini öpen o dudakların başkasına temas etmesi canını yakmıştı. Yuan’ı istediğini fark etti, bunu anlayabilmesi için aptal bir kriz yaşaması yetmiş görünüyordu. Bakışlarını onun güneşi andıran sıcak bal rengi gözlerine sabitledi. Az önce dağıtmak istediği yüze bakmaktan alamıyordu kendini.

Sonra Yuan’ı şaşırtacak bir şey yaptı. Hırsla ve tutkuyla öpüşmeye başladı onunla. Bunu ilk kez kendi isteğiyle yapıyordu. Dudaklarını daha da araladı, Yuan’ın, dilini kabul edip ağzının içini kendi mabediymiş gibi keşfetmesine izin verdi.

Bunun arkasından ne geleceğini biliyordu. Ama bu kez kaçmayacak, onu durdurmayacaktı, istiyordu. Büyük bir açlıkla dudaklarını emerken Yuan odanın kapısını kilitledi. Birlikte yatağa doğru sürüklenirlerken üzerinden çıkan tişörte cevap olarak Yuan’ın deri yeleğini çıkardı.

Biliyorsun değil mi, başka birisi için bu kadar çabuk pes etmezdim.
Senden başka birisi için...

Yuan’nın kendisine olan açlığı , gizlemediği heyecanı, Hua’nın içinde bastırmaya çalıştığı duyuların çoşmasına sebep oldu. Nasıl bu kadar çabuk hazır halde gelmişti. Yuan’ın ılık ve nemli nefesi tenine her temas ettiğinde ağzından istemsizce çıkan inlemelerine engel olamıyordu.

YUAN...

Sesi buğulu, kadife gibi yumuşak çıkmıştı. Onu saçlarından kavrayarak dudaklarına ulaştı yeniden. Dudağından küçük bir ısırık alırken elini Yua’nın boxerından içeri kaydırarak erkeliğini okşamaya başladı. Yuan’ın dudaklarından dökülen inleme ve yüzüne yayılan sırıtışla hoşuna gittiğini anlayınca devam etti hareketlerine.

Hua’da onu çıldırtmak ve kendisinden başkasını düşünmemesini sağlamak istiyordu. Nasıl ki Yuan her dokunuşuyla onun vücudunu ateşliyorsa, Hua’da onun içinde asla silinmeyecek yanan izler bırakmak, vazgeçilmez olmak istiyordu.

Yap artık.
Yuan üzerlerindeki diğer fazlalıklardan büyük bir ustalıkla kurtulunca bir heyecan kapladı içini. Sertleşip büyüyen organının tek bir hareketiyle inlemesi bir oldu. Duyduğu acıyla vücudu bir yay gibi gerilmiş, kasılıp gevşiyordu. Ama Yuan’ında inlemesi onu daha çok istemesine sebep oldu. Acı öyle şiddetliydi ki, ev arkadaşlarının duyacağından endişelenmese bağırabilirdi. Ama dişlerini dudaklarına geçirmekle yetindi bunun yerine.

Kesik kesik alabildiği nefesler arasında, Kahretsin çok acıyor!! diyebildi sadece.
Yuan yüzünde bir sırıtışla devam ettirdi hareketlerini. Acı bütün vücudunu ele geçirirken tutanabileceği bir yer bulamayınca onun kollarına yapışarak sıkmaya başladı. Yuan avcunun içini Hua’nın başının yanına dayamış, bacağının bir tanesini dirseğinin üzerine atıp kendinden geçmiş bir şekilde devam ediyordu hareketlerine…