Yaoi RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yaoi RPG

Shounen Ai ve Yaoi....
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bahçe ve yeni bir şeyler.

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Uldrich Desrocher
Unknown
Unknown
Uldrich Desrocher


Erkek Mesaj Sayısı : 71
Yaş : 37
İş/Hobiler : Silah, silah, seks
Lakap : Monster
Nereden : i luv my fucker characters.

Bahçe ve yeni bir şeyler.  Empty
MesajKonu: Bahçe ve yeni bir şeyler.    Bahçe ve yeni bir şeyler.  EmptySalı Ağus. 03, 2010 10:16 pm

Rüzgâr tıpkı bir çöpçü görevinde yerdeki sararmış ve çoktan canlılığını yitirmiş, hani basınca ayni bir kemik kırılma sesi gibi çıtırdayan yaprakları mavimsi gökyüzüne sürüklerken, ben bu hafif serin havada gidebileceğim ancak yinede sevmediğim tek yerin bahçesindeki yarı duvarın soğuk taşlarının üstüne oturuyorken yine düşüncelerime dalmadan önce parmaklarımın arasındaki bir sigarayı önce yuvarladım ve sonra susuzluktan çatlamış iki kırmızı dudağımın arasına götürdüm. Üstümden nadir çıkardığım eski yeşil ceketimin cebinden çıkardığım daha yeni doldurmuş olmama rağmen bugün neredeyse gazı bitmek üzere olan şeffaf renkli çakmağımın ufak döndürmeli yerini başparmağıma sürterek ucunu yakma çabalarım çöpçü sonbahar rüzgârı ile bir kez engellendikten sonra diğer yaralı elimi, sargısını yakmamaya çalışarak rüzgâr engelleyicisi olarak kullanıp sigaramın ucunu ateş kırmızısı yapmayı sonunda başardım.

İçime derin bir nefes çekip hemen ardından yavaşça burnumdan bıraktım bütün beyaz dumanları. Gökte yavaş yavaş süzüle dursunlar, neyseki hava daha ağzınızdan çıkan nefesi beyaz bir buharcasına gösterecek kadar soğumamıştı ya sigara içtiğim hemen belli olunurdu. Evet, bir tiryakiydim. Yemekten bile önce gelirdi bu meret.

Kulak kanatacak kadar yüksek sesle zilin çalmasıyla yeni bir semester daha başlamıştı. Okula koşturan yüzlerce öğrenci. Binlerce tip, uzunu kısası, saçlısı, keli, sıskası, bezi, gözlüklüsü, sarışını, esmeri, aptalı, hödüğü, akillisi… Aklınıza ne gelirse bulabilirsiniz bu tip bir ortamda. Ve benim gibi belalısı. Benim yaşımdakiler çok tan bitiriyorlar liseyi, ama ben okulu pek takmadığım için, gerek devamsızlıktan gerek düşük notlardan bir türlü atamıyorum şu okulu başımdan. Ne büyük zorunluluk. Okul gereksiz bir şeydir. Size hayata dair hiçbir şey öğretmez. Kafanızı boş umutlarla doldurur ki hayal kirikliğiniz daha büyük olsun.

Önümden geçen bir iki öğrenci yine gördükleri şeyler yani okul öğrenciler ve benim hakkımda dedikodu yapıyorlar, tam bir kısır döngü. İlk yıl öğrencileri benim çok yaşlı olduğum kural dişi olduğumu söyler ikinci yıl öğrencileri belalı olduğumu, üçüncü yıl öğrencileri ise benden korkarlar ne zaman gideceğimi sorarlar. Dördüncü yıl ya benle hiç ilgilenmez –kafalarında başka dertleri vardır- ya da artik okuldan ayrılacağı huzuru ile beni pek takmaz.

Sigaram ağır ağır dipteki turuncu noktaya varmak üzere iken bilhassa son çekişlerimi yapıyor iken önümden bir grup insan geçti, popüler grup. Tam merkezde ise mavi saçlı bir çocuk vardı. O yüksek “ben senden üstünüm” bakışları ile bakmak eminim baba parası yerken, lüks içinde yaşarken ve her akşam o “ev” demeye dil varmayan büyük ve hususi yapıların ya da onların taktiği adla villaların içinde yaşamak eminim ki iki dar ve bir sürü grafiti desenli sokak arasında yaşarken parasızlıktan ve ağzının açlık koku içindeyken bugün ne yapsak düşüncesinden daha kolaydır.

Ya o mavi gözleri, onlar ne gibi düşünceler içindeydi ki gerçekten her istediğini elde edebilirler miydi o anneleri ve babaları o kadar baskı yaparken paraları ile her türlü şeyleri yapabilirler miydi, istediği kızlara sahip olabilirler miydi? O kahverengi şapkasının altındaki kafasından ne gibi düşünceler geçiyordu, yaşama kaygıları olmadan, o günü aç kalmadan nasıl atlatacağını düşünmeden, arkasındaki belalı tipleri atlatıp bir gün de olsa nasıl hayatta kalacağını düşünmeden… Ne geçiyordu madem bunlardan hiçbirini düşünmüyorlardı, o zaman sadece paralarını nasıl harcayabileceklerini mi düşünüyorlardı onlar? Acaba benim gözlerim ne kadar ateşi andırıyorsa onunkilerde o kadar denize benzeyen o tipin zihninden bu geçirdiğimiz günde şu saatlerde tam bu dakikada tam şu saniyede neler geçmekteydi? …

outta: konuşma bile geçmiyor nasil rp bu asdasd Shocked bekliyor olacağim güdik. istersen yeni bir başlik aç ama ne yap ne et beleli tiplere yakalan k8
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raidon Yukio




Erkek Mesaj Sayısı : 108
Yaş : 32
İş/Hobiler : Müzik
Lakap : Rai
Nereden : Kavganın ortasından :D

Bahçe ve yeni bir şeyler.  Empty
MesajKonu: Geri: Bahçe ve yeni bir şeyler.    Bahçe ve yeni bir şeyler.  EmptyÇarş. Ağus. 04, 2010 6:59 pm

“Ah! Her an ölebilirim. Bu kadar can sıkıcı konuşma olur mu? Şimdi ortadan yarılsam belki can sıkıntım geçer.” Düşüncelerimi sakinleştirip, yanımdaki kızların konuşmalarını dinlemeye çalıştım. Aslında bunu boşuna yapıyordum çünkü konuşmaları, suyu içilmiş bir şişeden daha boştu.
-“Babam bana geçen hafta yeni bir araba almıştı ya!”
Diğer kız atıldı:
-“Eee?”
-“Dün onu çizdirdim.”
-“Nasıl?”
-“Araba yarışı yapıyorduk! Hiç sorma. Neyse ondan sonra babalık öğrendi ve ne dedi biliyor musun?”
-“Ne?”
-“Bir dahakine daha dikkatli ol. Ve yarın yeni arabam geliyormuş.” Dedi. İki kız güldüler yüksek sesle.
Kendimin de dâhil olduğu bu dört kişilik grupta istediğim kadar olmasa da en mantıklı bulduğum kişi sağ yanımda yürümekte olan kişiydi. Onunla gözlerimiz karşılaştı ve başımızı çevirdik.
Tekrar kızların konuşmalarına odaklanmaya çalıştım. İsimleri neydi? Bir an duraksadım. İkisinde adı aklıma gelmiyordu. “Kahretsin!” dedim kendi kendime. Belli etmeden adlarını öğrenmeliydim. Tam ağzımı açmıştım ki konuşmak için, bana çarpan sert bir şeyle yere serildim. Üstüm başım dağılmıştı. Arkadaş dediklerimin de bana şaşkınlıkla bakmakta olduğunu gördüm. Gözlerimi bana çarpan kişiye çevirdim. İlk senesi belli olan bir kızdı. Kız neredeyse bana yapışmış durumdaydı ve titriyordu. “Titremese herkes için daha iyi olur.” Diye düşünürken ayağa kalktım. Kız:
-“Çok özür dilerim.”
Üzerimdeki tozları silkelerken onun arkama geçtiğini hissettim. Başımı kaldırdığımda okulda pisliğiyle ünlü bir çocuğun yaklaşmakta olduğunu gördüm. Kendisi bir mafya babasının oğluydu ve eşcinseldi. Bir söylentiye göre bunu babasına söylerken kardeşi de yanındaymış ve ona gülmüş. Bunu kendine yediremeyince de kardeşini çekip vurmuş. Bu ve bunun gibi söylentiler aklımdan hızla geçerken, onun kıza seslendiğini duydum. Elini de ona doğru uzatmıştı.
Neden yaptığımı bilmiyorum ama araya girdim. Bana bakan siyah gözlerinde en başta şaşkınlık oluşmuştu.
-“Hadi git buradan. Kızı da rahat bırak!”
Evet! Bu sözlerimden sonra bir şeyi kesinlikle anladım. Ben delirmiştim. Yani bunun başka bir açıklaması olamazdı. Kesinlikle delirmiştim.
Okulun en intikamcı çocuğuna öğrencilerin gözü önünde kafa tutmuştum. “Yeni yıl çok farklı bir yıl olacak!” bunları düşünürken, çocuğun bana parmağını salladığını fark ettim. Onu dinlemediğimi anlamış olacak ki daha çok öfkelendi.
Çevredekilerin bize bakmakta olduğunu görünce şiddete dayalı bir şey yapmadı. Arkasını döndü ve gitmeden önce şunları söyledi.
-“Hiçbir yerde yalnız kalma! Ve arkanı kolla. Çünkü boş bulunduğun ilk vakit seni karanlıkların için çekmek için orada olacağım.”

Evet! Senenin ilk tehdidini de almıştım. Rahatlamış bir biçimde derin bir nefes aldım. Küçük kız kaybolmuştu. Bana şaşkınlıkla bakan arkadaşlarıma:
-“Hadi ne duruyoruz? Sınıfa gidelim artık!” dedim ve yürüdüm.


En son Akito tarafından Çarş. Ağus. 04, 2010 8:44 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Akitaki Usui




Erkek Mesaj Sayısı : 64
Yaş : 31

Bahçe ve yeni bir şeyler.  Empty
MesajKonu: Geri: Bahçe ve yeni bir şeyler.    Bahçe ve yeni bir şeyler.  EmptyÇarş. Ağus. 04, 2010 7:12 pm

Sabah kalktığımda saat 7.45'i gösteriyordu. Sorun değildi, 15 dakika daha uyuyabilirdim, annemin 'Kalk hadi!' diye çığırışları olmasaydı eğer. Sinirle yorganımı tekmeledim ve kalktım. Saçlarımı karıştırarak banyoma doğru ilerlemeye başladım. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve annemin yanına, mutfağa indim. Hiçbir şey söylemeden masaya oturup kahvaltıma baktım. Her zamanki gibi bir tek kuş sütü eksikti. Tabağıma biraz yumurta alıp yemeye başladım. Ben her zaman kaba biri olmuştum. Bu da ailemin itibarını zedeliyordu tabi. Ailemden bu konu yüzünden bayağı azar yesem de asla değişmeyecektim, ben böyleydim, şımarık ve küstahtım. Babamın ayıplayıcı bakışları altında çatal ve bıçağımı masaya koydum ve kalktım. Girişte duran çantamı omzuma attım ve askıdaki atkımı taktım, sabahları hep soğuk olurdu. Çıktım, kapıyı arkamdan çarparak kapattım. Başımı gök yüzüne çevirdim, saf, mavi gök yüzüne. Kuşlar cıvıldıyordu yine, yapraklar uçuşuyordu etrafta. Şapkamı başıma geçirerek gözlerimi kapadım ve derin bir iç çektim. Gökyüzüne bakmak insana huzur veriyordu, bu saflık hissini seviyordum. Bahçe kapısının üstünden atladım ve yola koyuldum. Yürürken bir yandan da insanları inceliyordum. Küçük bir kız annesiyle köpek gezdiriyordu, bir genç kız sevgilisinin elinden tutmuş, yürüyodu.. Bir pastanenin önünden geçiyordum, hiç düşünmeden içeri daldım. Kapı açılırken eşiğe asılı olan çanlara çarpmış ve büyüleyici bir ses çıkarmıştı. Tezgaha doğru yaklaştım ve iki-üç ayçöreği aldım. Parayı ödeyip "Üstü kalsın." dedikten sonra çıkıp temiz havayı tekrar soludum. Okulun kapısına vardığımda saat 8.30 olmuştu bile. Daha okula bile girmeden bir sürü kişi yanıma toplanmıştı. Sohbet ederek ve yürüyerek içeri girdik. Gerçi hiç ders havamda değildim. Okulu kırıp kırmamak arasında kalmıştım. Devamsızlığım bayağı çoktu bu yüzden yapmasam iyi ederdim ancak yine de yapmaya karar verdim. Nasıl kimsenin peşimden gelmemesini sağlayarak kaçacağımı düşününerek duvara baktığımda gözüme takılan sarı saçlı, sigara içen tipin bana baktığını gördüm. Boş boş ona baktım ben de, tam kafamı çevirecekken aklıma bir fikir geldi. Herkes ondan uzak duruyordu değil mi? Belki onun yanına gitmeliydim. Böylece diğerlerini atlatmış olurdum. Önümdeki kızı hafif ittirerek duvara ilerledim. Kendimi yukarı çekerek oturdum. Sigara çöpünü yere attı.
"Selam." Kafamı çevirip diğerlerinin benim hakkında söylediği şeyleri dinledim. 'Neden onun yanına gitti?' 'Ondan uzak dursa iyi olur, o belalı bir tip.' Hıh. Yanımdaki kolona yaslanıp zilin çalmasını beklemeye koyuldum. Önümdeki bu çocuğu inceliyordum. Çok da kısa olmayan sarı saçları, kahverengi gözleri vardı. 20 yaşındaydı değil mi? Sınıfta kalmıştı herhalde. Eğer daha fazla derslere girmemeye devam edersem onun gibi olacaktım. Uh, bunu istemem..
Sonunda beklediğim zil çaldığında uyumak üzereydim. Gözlerimi hızla açtım ve arkamı dönerek duvardan atladım. "Sonra görüşürüz do-" Birden duvara çarptığımı hissettim. Nasıl olur, burada duvar yok ki? Başımı kaldırıp baktım. Kocaman bir adam önümde duruyordu. Ona önüne bakmasını söyleyip yana doğru bir adım attım ve kısık sesle 'ayı' dedim. Son sözümü bile bile fısıldayarak söylemiştim ama duymuştu sanırım ki tekrar önüme geçti. "Bela mı istiyorsun çocuk?" Yumruğumu sıkarken 'Aha sıçtık' der gibi dudağımı ısırdım.


En son Akitaki Usui tarafından C.tesi Şub. 26, 2011 5:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vic Veryl




Erkek Mesaj Sayısı : 15
Yaş : 101
İş/Hobiler : Öğrenci hala öğrenci :P
Lakap : W
Nereden : Dünyadan :D

Bahçe ve yeni bir şeyler.  Empty
MesajKonu: Geri: Bahçe ve yeni bir şeyler.    Bahçe ve yeni bir şeyler.  EmptyÇarş. Ağus. 04, 2010 9:45 pm

Okulun yeni yılının ilk günü! Sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilemedim. Bir ağacın altında durmuş çevreyi izliyordum ki daha ilk günden kavgalar, tartışmalar çıkmıştı. Okulun popülerleri bir yanda, mafyası bir yanda, şu dam (ya da duvar) üstündeki çocuk bir yanda, herkes bir tuhaftı bugün.
“Okulun ilk gün heyecanı olsa.” Diye düşündüm kendi kendime. Burada ilk senemdi ve kimseyi tanımıyordum. “Sakin ol Yujiro.” Diye mırıldandım. Eninde sonunda arkadaş edinecektim. Aslında sınıfımı çok merak ediyordum. Turuncu saçlarımı karıştırdım. Ailemin yanından ayrılmamalıydım. Şimdi onlar Osaka’daydı bense Tokyoda. Derin bir nefes alıp, görünmez olmaya çalıştım. Aslında bu pek zor değildi. İmrendim birilerini tanıyan çocuklara. Osaka lisesinde bende tanınıyorum ama buraya gelirken bir hiç olarak öleceğim hiç aklıma gelmemişti.
İrkildim. “Ne diyorum böyle?” toparlanmaya çalıştım. Üzerimi düzeltirken zil tekrar çaldı. “Hadi bakalım sınıfa.”
Binanın içine doğru yürürken, yerdeki bir su birikintisinde kendimi gördüm. Korkunç. Evet, gerçektende rahatsız edici görünüyordum. Açık sarı saçlarımın arasına turuncular karışmıştı. “Umarım bunun için azar işitmem.” Üzerimde siyah bir ceket vardı. Boynumda ise birbirine karışmış iki üç tane kolye. Bilekliklerimle uyumlu bu kolyeler benim için önemliydi. Üzerimdeki tek beyaz şey gömleğimdi ki oda durumumu pek kurtarmıyordu. “Aslında kollarımdaki dövmeleri görseler herhalde okuldan dakika da atılırım.” Dedim kendi kendime. Ama ben bu halde, asi olmak için değil, kendimi böyle mutlu hissettiğimden, geziniyordum. Çevremdekilerin bana baktığını hissettim. “Herhalde yerdeki bir birikintiye bu kadar çok bakan birini görmemişlerdir de ondan.” Diye düşünüp gülümsedim.
Okulun içine doğru ilerlerken yan tarafta yeni bir tartışmanın çıktığını gördüm. Uzun boylu biri (ki tipinde hayır yoktu) kendisinden daha kısa bir çocuğun önüne geçmişti.
Umursamadan yürümeye devam ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bahçe ve yeni bir şeyler.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Arka Bahçe

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Yaoi RPG :: Her şey :: Tokyo Lisesi :: Avlu-
Buraya geçin: