3. Kurgu

Korumalardan biri aradığında ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı, sadece ne olduğunu bilmiyordu. Yousef eve gitmemiş, onları tehdit ederek kalabalık yerlerden birine gitmelerini emretmişti. Aklından neler geçiyordu bu adamın? Önündeki adama gerekeni acil tarafından halletmiş ve patrondan spor arabanın anahtarını alıp son sürat korumanın söylediği yere sürmüştü arabayı. Yolda küfürler savurup direksiyona vuruyordu, bütün kırmızı ışık kurallarını ihlal etmişti sanırım, gözü bir şey görmüyordu nede olsa. Arayıp korumalara geri çekilmelerini, çok önemli bir şey olmazsa müdahale etmemeleri söylemişti. Zaten 5 dakika sonra oradaydı. Bardan içeri girdiği zaman korumalara nerde olduğunu sordu. Adamın biri onu duvara yapıştırmış görünce dönüp bağırdı onlara, sizce bu önemli bir şey değil mi, neden burda yalıkazığı gibi duruyordunuz. Sizinle sonra hesaplaşacağız, şimdi gözümün önünden kaybolun hemen diyerek yollamıştı onları yoksa elinden bir kaza çıkacaktı. Tekrar Yousef’in oraya baktığında adamın elleri çok farklı yerdeydi. Hızla onlara doğru ilerlerken az önceki sahne tamamen değişmiş, Yousef ve adamı dudak dudağa öpüşürken bulmuştu.

Öfkeden deliye dönmüş bir halde adamı Yousef’ten ayırıp, yarım dakikada yere sermesi bir oldu. Ona dokunmaya nasıl cesaret edersin derken aslında cevap beklemediği adamı tekme yağmuruna tutmasından belliydi. Yerde iki büklüm yatan adamın üzerine tükürdükten sonra bakışlarını Yousefe çevirdi. Bibine kadar sokulup ağzını kokladı ama hayır, gördüğü olayın akla yatkın başka hiçbir açıklaması yoktu. Kendinden kaçmak için köşe bucak yer ararken onu bir başka bir erkekle öpüşürken görmek Souji’nin kendine tutma sınırından süzülen son damlaydı. Yousefi yüzü duvara dönük olacak şekilde bedeniyle duvar arasına sıkıştırdı. Eliyle organını taciz ederken, madem böyle halka açık bir yerde yapacak kadar açık mezhepliydin, şimdi yapacaklarıma itiraz etmezsin heralde. Başta beri istediğinin bu olduğunu bilseydim, bu kadar bile beklemezdim. Ama kahretsin kahretsin ki Yousef hala direniyor ve birde üstüne senden nefret ediyorum, “kovuldun” diye haykırıyordu. Demek kovuldum, çok güzel bay Yousef o zaman yapacaklarım için beni engelleyen hiçbir şey kalmadı diyerek kolundan tuttuğu gibi arabaya atıp eve götürdü. İçeri girdiklerinde ne kadar hırpalanmış olduğunu görüyordu ama bu bile yumuşatamamıştı Souji’yi. Geceleri ismimi sayıklayacak kadar beni arzularken, neden kendini gidip bir başkasının kollarına attığını açıklamak için 5 dakikan var dedi.

Biraz korkmuştu açıkçası. Birini, herhangi birini bu kadar kızgın görmemişti, babası haricinde. Kimseyi kolay kolay kızdırmazdı Yousef. Tamam, şımarık bir zengin çocuğu tripleri de olabilirdi ama bu konuda fazla ileri gitmezdi. Gerçekten, kendisine mi kızgındı Souji? Ama neden? Duvara bu sefer kendi yaslanıyordu, ve gözlerine korku dolu bir bakış yerleşmişti. Neredeyse pusmuştu olduğu yerde. Ve adamla işi bitip de yakına iyice gelen korumasından kaçmanın yollarını aradı bir an. Ne yapıyordu bu adam? Ağzını mı kokluyordu. Biraz komik bir durum olabilirdi başka zaman ama şimdi tepesinin atmasına yol açmıştı. İçki içip içmediğini kontrol etmesi biraz fazla oluyordu ama. ''Yapmayın şunu.'' diyerek yana doğru kayacaktı ki kendini ansızın duvarla Souji arasında sıkışmış buldu. O tuhaf baş dönmesi hissi gene gelmişti. Dizlerinin titrediğini hissediyordu. Fakat korkudan değildi bu. ''Tetsu, Te...'' sözlerini tamamlayamadı bile. Hem erkekliğinde hissettiği acıtıcı elle vücudu titremeye başlamıştı, hem de dudaklarından fırlayan inleme mantıklı konuşmasına engel olmuştu. Diğer yandan, bunu yapması, gene o kıza gidip kalbini kıracak olması... Kızla yaptıkları gözlerinin önüne geldi o an. ''كنت الكلبة!'' diye bağırdı önce. Kıza bağırmıştı hırslanıp. ''Si... Senden nefret ediyorum!'' Bu kalıbı daha aşağılayıcı olduğunu bildiği için kullanmıştı. Ses tonuna da o nefreti dalga dalga yaymıştı. Souji'nin kendisine dokunmasını, o adamın dokunmasından binlerce kez yeğ tutardı ama şu anda ona kızgındı. ''Bırak beni, senden nefret ediyorum. Defol, defoool! Kovuldun!'' diye haykırdı hırsla. Aynı zamanda arapça sözlerle o kızla yattığı için onu suçlamaya, söylenmeye devam ediyordu. Bunlara yakışacak Japonca sözcükler varsa da, öğrenmemişti ki. ''Aptal, aptal. Bırak beni'' diye haykırıyordu direnerek. Ancak gene de onun kendisini çocuğuymuş gibi alıkoyup da eve götürmesine engel olamamıştı. Araba yolculuğu boyunca resmen de adamın sabrını zorlamıştı doğrusu. Kapıları açmaya çalışmış, bırakması için bildiği tüm dillerden sertçe konuşmuş, panikleyerek cama vurarak etraftan yardım istemişti. Ancak gene de malum yerde, Souji'nin evinde kendini bulmaktan kurtulamamıştı.

Neredeyse sinir krizleri geçiriyordu. Eve zorla sokulur sokulmaz kıvranarak onun elinden kurtulmuştu ama buradan kaçmayı denemeyecek kadar yorulduğunu hissederek kendini yere atmış, oturmuştu. Hırsından soluyordu hızlı hızlı. Ancak, normalde hissedeceği şeyi, korkuyu hissetmiyordu. Sanki başına ne gelirse buna razıydı. Sadece, sadece onu affedemiyordu. Kızgındı, daha fazla dayanamıyordu bu kızgınlığa, kıskançlık duygusunun yangınına. Hırslı ve öfkeli solukları devam ederken onu dinledi. Bu soru daha da öfkelendirdi onu. Ancak kendini tuttu ve yüzüne sinirli, yakıcı bir gülümseme yerleştirdi. -kendini tutmasaydı zemini haykırarak yumruklayabilirdi- ''Aah, demek kıskandın ha? Çok garip, bu kıskançlık, bu merak nereden kaynaklı acaba? Bunun da sözde aşk dolu tavırların gibi salt bana eziyet olsun ya da tek gecelik olayım diye olduğuna bahse girerim. Zira senin kıskanacak ve merak edecek daha iyi şeyin yok muydu? Mesela dün gece tatlı tatlı haykırttığın güzel kız arkadaşın gibi?'' Ansızın öfkesi iyice ayyuka kalktı. Bu da biraz iç güdüsel davranmasına neden oldu. Otururken öne doğru kırılmış olan bacaklarından birini ansızın öne doğru attı ve Souji'nin ayak bileğini sertçe tekmeledi. Tabi bunun neden olacağı şeyi tahmin edememişti. Zaten düşünemiyordu bile, kıskançlık ve aşk duygusu her erkeği olduğu gibi onu da çılgına çevirmiş, aklını başından almıştı. Nisa evlenirken bile bu derece kontrolünü yitirmemişti oysa.

Out çeviri: Seni k.tak!

Demek duymuştu onları, oysa yaşadığı stresten dolayı mışıl mışıl uyuduğunu düşünüyordu Yousef’in. Söylediklerini şaşkınlık ve birazda içten bir sevinçle dinlerken ansızın bacağına gelen darbe ile şok oldu. Üzerine eğilip yakasından tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Bütün sorun bu mu yani diye sordu. Sonra cebinden telefonunu çıkarıp model kızı aradı. Ne istediğini açık bir şekilde söylemişti acımasızca, sana olan ilgimi kaybettim, artık bitti. Telefonda konuşuyordu ama bakışları tepkisini görebilmek için Yousef’in üzerindeydi, onu sadece gözleriyle bile yiyebilirdi.

Sonra Yousefe’e daha çok yaklaştı, nefesini yüzünde hissedecek kadar. Artık böyle bir sorunda kalmadığına göre.. Cevap ver bana, beni sayıklarken gidip o hergeleyi bile isteye öpmediğini söyle. Seni aptal. Birden bütün öfkesi geçti ve sıkı sıkı sarıldı Yousef’e. Beni böyle bir delilik yapacak kadar istediğini bilseydim.. Sonra sarılmayı bıraktı ve onun dolgun dudaklarına yapıştı. Bu anı o kadar uzun zamandır hayal ediyordu ki, ona olan açlığını gizleme gereği bile duymuyordu. Dudaklarını içine çekecekmiş gibi bir şehvetle öpüyordu. Sonra durdu. Kendimi bunca zamandır tutmuşken sana tek gecede doyabileceğime inanıyormusun diye yanıtlıyordu sorusunu.

Sonra bileğini yapıştı ve Yousef’i yukarı doğru çıkarmaya başladı. Sakın bana yeniden itiraz etme. Seni ilk gördüğüm andan beri benim olmanı istiyorum, içine girebilmek için daha fazla beklemeyeceğim. Gittiği yön kendi odası değildi. Yousef’in dün gece gördüklerinden sonra ona kendi yatağında sahip olamazdı. Onun odasına girer girmez, tekrar Yousef’in dudaklarına yapıştı ve aynı zamanda kendi gömleğini çıkardı üzerinden. Ardından Yousef’in zaten yıpranmış olan gömleğini düğmeleriyle uğraşmaya gerek görmeden yırtarak çıkarıp fırlattı. Kendi pantolonunu boxerıyla birlikte aşağıya indirip ayaklarından kurtardı. Tüm bu zaman boyunca dudaklarını ondan ayırmamış kullanabilecekleri son oksijen kırıntısına kadar tüketmişti. Yousef’i yatağa yatırdı, Senin için çok bekledim, bu gece elimden kurtulmana izin vermeyeceğim. Sonra başını boynuna gömdü, onun teninde dili ve dudaklarıyla keşfetmediği tek bir kare kalsın istemiyordu. Bugün onu bu kadar çileden çıkardığı için kulak memesini ısırınca Yousef inledi. Öperek ve emerek boynundan göğüs uçlarına kadar ulaştı. Bir tanesini parmaklarının arasında sıkıştırırken diğerine diliyle nazik dokunuşlarda bulunuyordu.

Yousef’in inlemeleri kulağından yayılıp tüm bedenini ateşlerken daha aşağılara indi. Onunda pantolonundan büyük bir ustalıkla kurtulup hazinesine kavuşmuştu. Ellerinin arasına alıp okşarken Yousef’in dudaklarından yine itiraz sözcükleri çıkacak oldu. Ama onu testislerinden ucuna kadar tamamını yalarken itirazları anlamını kaybedip yeniden inlemelere dönüşti. Hünerli diliyle onu çılgına çevirecek kadar ateşli bir şekilde aletini uyarmaya devam ederken diğer eli kasıklarında geziyordu.

Elbette bütün sorun bu değildi ama kıskandığını anladığında bu sorunları da aşmıştı kendi içinde. Bir tetik, bir etki olmuştu kalbinin kırılması. Aynı zamanda Souji'ye iki kat fazla tepki duymasına neden olmuştu. Ancak az sonra duyduğu şey, Souj'inin kıza söylediğini gördüğü şey... Emin olamamıştı elbette. Telefonun ekranına doğru baktı ve kaydedilen isme baktı. Tabi Kanji konusunda çok az şey biliyordu. Genelde dava metinlerini neredeyse anadili kadar bildiği İngilizce olarak alıyordu. Savunmayı yapabilmek için sadece işitsel olarak eğitim almıştı ama yazıyı da öğrenmeye çalışıyordu. -Bu çok uzun zaman istiyordu tabi, alfabeleri birden fazlaydı Japonların ve çok fazla harfe sahiplerdi- Bu nedenle okuyamadı yazanı. Ama o en azından gerçek bir numara aranmıştı ve büyük ihtimalle o kadındı aradığı. Yutkundu Tetsu kendine bakarken. Morarmış dudağı ve incinmiş sırtı zonkluyordu resmen. Karnına yediği yumruğun izi de çıkmıştı bi parça.
Tetsu ona yaklaştığındaysa bir an geri adım atmayı düşündü, ama bundan vazgeçti. Artık ondan kaçmayacaktı. Bunu kabullenmesi ve gerçek bir erkek gibi arkasında durması gerekiyordu duygularının. ''Allah aşkına, Tetsu, ne haldeyim görmüyor musunuz?'' Bedenini saran kolları bu sefer garipsemedi. Kendini bıraktı ona. Amacı aslında kadındı ama bundan bahsetmeyi gereksiz buldu. Az daha tecavüze uğrayacak olduğunu da zaten ima etmişti. Daha da açıklayarak kendini acındırmak istemiyordu. Gözlerini kapattı usulca. Dudaklarında onunkileri hissettiğinde bunu bekliyordu, açmadı gözlerini. Dudaklara yabancı değildi Yousef ve neden bilmiyordu, şimdiye kadar bu kadar tutkulu, bu kadar coşkulu bir öpücükle karşılaşmamıştı daha önce. Bir ilki yaşıyordu resmen. Kendi kollarını da ona sardı. Öpücüğüne karşılık verdi arzuyu iliklerine kadar hissederek. Kesik kesik soluyordu artık ve kendi arzularını artık dizginlemiyordu.

Kolundan çekilip de yatak odasına sürüklendiğinde gayet uslu bir şekilde geldi onunla. Biraz korkması gerekiyordu aslında, ürkmesi, dehşete düşmesi. Ancak aşırı derecede sakindi. Zaten başına gelebilecek en kötü şeyden kurtulmuştu ve halinden memnundu şu anda. Ayrıca söylediği sözler garip şekilde hoşuna gitmişti. İçine girecekti Yousef'in, belki bir kadın kadar zevk alamazdı bundan ama düşüncesi garip bir ürperti yaymıştı vücuduna. Ayrıca onun odasına değil de kendi odasına gitmelerinden memnun kalmıştı. Oh, bir misafiri olarak koynuna girecekti onun. Dudaklarına yayılan tebessümle bu düşüncesine gülümsedi. Tebessümünün üstüne yapışan dudaklar da keyfini iyice arttırmıştı. Ancak, daha önce hiç bu tarafta olmamıştı. Tam olarak eşcinsel ilişkinin nasıl olacağı konusunda yüzde doksan derecede cahildi. Bir kadın gibi mi davranmalıydı? Fakat bir oğlan değildi, gayet erkeksiydi. Tetsu böyle şeylerden hoşlansaydı Yousef'i seçmezdi. Yırtılmış gömleği hızlı bir şekilde attı üzerinden. Eski koruması gömleği fırlatırken kaslı kollarını onun boynuna doladı yeniden. Onun öpücüğüne karşılık verirken kararsız kalıyordu, zira onu hayalkırıklığına uğratmak istemiyordu. Bir erkekle en ufak deneyimi olmadığından deli gibi korkuyordu yanlış bir şey yapmaktan. Haliyle hareketleri basit ve tutuk kalıyordu. Dudakları ayrılıp da yatağa yatırıldığında partnerinin sözlerine karşılık olarak bu düşüncesini söyledi. ''Umarım beklediğine değer, bir erkekle ne yapmam gerektiğ... Ah!'' Boynunda ve teninde gezen dudaklar çok hoştu ama ısırılmak tuhaf hissettirmişti. Yüzünü buruşturdu acıyla karışık zevkle. Göğüs uçları hele, onlardan bu kadar zevk alacağını tahmin etmemişti hiç. Yatağın üstündeki yorganı kavrarken dudaklarından fısıltı yayıldı. ''Tetsu...'' İnlemelerine engel olamıyordu. Tüm vücudu alev alev yanıyordu resmen.

En sonunda olması gereken de olmaya başlamıştı. Büyük bir merakla beklediği an, pantolonun çıktığı an. Ve beklediğinden çabuk gelmişti bu ana. ''Lütfen, yavaş olun.'' Ancak Tetsu bunu umursamıyordu. Bir erkeğin dokunuşunu orada hissetmek, hem de beklemediği bir anda, kontrolünü yitirmeye başladığını hissettiriyordu. ''Tetsu, beni dinliyor musunuz?'' Bu sözleri de pek takılmamıştı ve itirazlarını ısrarla sürdürse bile orada hissettiği ıslaklık ve zevkle kendini bırakmak zorunda kalmıştı. Dili çok iyiydi. Şimdiye kadar hiç bir kadının bu kadar ustaca ve güzel bir şekilde bunu yaptığını görmemişti. Ya da kadınlar kendisini bir erkek kadar tahrik edemiyor olabilir miydi? Bedeni titreyerek kasıldı. İnlemeleri daha da yükseldi dilin üstatlığında. Kalçasında dolaşan el de oldukça heyecan vermişti. Yatağın üstündeki örtüyü resmen elinde evirip çeviriyordu. Tüm bedeni zevkle kasılıyordu. Altın rengi teni üzerinde oluşan bir iki ter damlasıyla iyice ışıldamaya başlamıştı. Sonra ellerinden biri kurtularak partnerinin başına yöneldi. Saçlarını parmaklarını geçirerek okşadı. Dilini o kadar usta kullanıyordu ki adam, biraz daha devam ederse salt bunu yaparak tatmin edebilirdi Yousef'i. Bunun olmaması gerektiğini iyi biliyordu. Onun durması için alnına parmağını dayadı ve başını itti. Artık sözcüklerin işe yaramayacağını anlamıştı. Bunun yerine vücut diliyle konuşmaya karar vermişti. Yattığı yerde doğrularak adamın kolunu tuttu ve onu kendi üstüne doğru çekti. Başını uzatarak dudaklarına yapıştı, önce adamın seksi alt dudağını yaladı, ardından ağzının içinden dilini çalarak emmeye başladı. Bunu yaparken Tetsu'nun ön dişlerine diliyle dokunmayı da ihmal etmiyordu. Onunla öpüşmeyi resmen bir meyveyi ister gibi istemişti zaten bugün. Hatta sabahtan beri hayalini kurduğu bir şeydi. Bu sefer kollarını onun sırtına yapıştırmıştı. Altta olan kendisi olduğundan her zamanki hareketlerini yapamıyordu, aksi gibi bir kadını da taklit edemiyordu. Ancak, zamanla öğrenir, keşfederdi Tetsu'nun zevklerini. Şimdilik sadece bunlarla yetinecekti.

Yousef’in bir erkekle deneyimi olmadığını biliyordu tabiî ki. Ne yapması gerektiğini bilmediğini anlatmaya çalışırken hareketleriyle engelledi onu. Hiçbir şey yapmana gerek yok, bu gece sana bir şeyler yapacak olan benim. Yousef’in uyarılarını dinlemiyordu. Günlerdir hayalini kurduğu bu vücudun üzerinde çalışırken her şeye kapatmıştı kulaklarını. Yousef beklentilerinin çok ötesinde mükemmeldi. Baklava dilimli karın kaslarının üzerinde daha bir oyalandı parmakları. Hayır seni duymuyorum. Söylediğin tek kelimeyi bile duymuyorum. Bir erkek olarak başka bir erkeğin zevk noktalarını bir kadından daha iyi biliyordu. Yaptığı hareketlerin Yousef’e ne kadar keyif verdiğini görünce kendi şehvetide şahlanmıştı. Onun çarşafı kavrayan parmaklarını ve zevkle kasılan bedeninden aldığı tepkiler Souji’nin bütün hücrelerini uyarıyordu. Nefes alış verişleri düzensizleşmiş ve kendine hakim olamaz bir duruma gelmişti. Öyleki Yousef biraz daha durdurmasa onun bu şekilde gelmesini sağlayacaktı neredeyse.

Yousef’in kararsızca tutuk tutuk yapmaya çalıştığı şeyler ona deneyimli bir kadından daha çok zevk veriyordu. Onun üzerine doğru çekilince kasıklarında onun erkekliğinin baskısını hissedip seksi bir şekilde gülümsedi. Hayatımda hiç kimseyi hatta bir kadını bile seni arzuladığım kadar istemedim. Parmağını dudaklarına bastırıp konuşmasını engelledi. Sakın bir şey söyleme, dudaklarından sadece adım dökülsün. Karşılık olarak dudaklarını dudaklarında bulmuştu. Dilinin ağzının içinde dolaşmasıyla onun tadını alınca daha çok tahrik oldu ve inlemesi Yousef’inkilere karıştı. Parmakları sırtında gezerken eli yavaş hareketlerle aşağıya doğru kaydı yeniden. Dudaklarını Yousef’ten kurtardı, dilini köprücük kemiğinin hemen üzerinde ki çukur bölgede gezdirerek yaladı ve emdi. Tek dirseğinin üzerine baskısını verirken vücudunu biraz yukarı kaldırıp Yousef’in kızarmış yüzüne baktı keyifle. Bu daha hiçbir şey değil. Bu onun için ilk kez olacaktı, o yüzden onu biraz daha hazırlaması gerektiğini düşündü. Parmağıyla çok yavaş bir şekilde zorlarken gözlerinin içine baktı. İlk kasılmalarını atlattığında parmağını biraz daha ilerletti, sonra biraz daha. Yanıyordu Yousef, ve biliyordu ki parmağından başka bu ateşi hissetmeyi isteyen başka bir yeri daha vardı. Artık ikisi de hazırdı bu birleşmeye.

Üzerinden tamamen doğruldu ve ellerini kalçalarının altından sokup tutarak Yousef’i yatağın kenarına doğru çekti. Bu sıkı ve yuvarlak kalçalardan ses getirerek birlikte olmak istiyordu ama ilk seferinde değil. Ayağının birisini kolunun üzerine aldı ve o dar deliği ilk kez aletiyle zorladı. O kadar dardı ki, ilk seferinde sadece başı girmişti erkekliğinin. Yousef inledi ama bu acıdan değildi. Biraz daha itti, içeri ilk girdiğinde canı yanmazdı partnerin. Acıyacağı yer üçüncü itişinden sonra geleceği o dar halkadan geçerken olurdu. Aletini biraz geri çekip tekrar itti, o daracık halkadan geçerken kendi inlemesi Yousef’in boğuk sesinde kayboldu. Yousef kasılıp belini yukarı kaldırırken, Soujinin kendini tutmak için sarf ettiği çabadan alnında ve göğsünde ter damlaları oluşmaya başlamıştı. Bir kez daha itti, mümkün olduğunca yavaş ve onu darbelerinin arasında dinlendirerek yapmaya çalıyordu. Son darbesinde bütünüyle girmişti içeri ve artık Yousef tamamen kendisine aitti, yalnızca ona. Ahh, evet, mükemmelsin Yousef, her şeyinle. O kadar dardı ki, vücuduna dalga dalga yayılan zevk denizinin akıntılarında neredeyse kendini kaybedecek oldu bir anlığına. O dar halkadan ilk geçiren olmak bir kızın bekaretini almaktan daha çok zevk veriyordu Soujiye.

Daha bir on beş dakika öncesine kadar morali feci derecede bozuktu ama şimdi, kazandığı ufak zaferiyle keyfi apaçık bir şekilde yerine gelmişti. Dudaklarına yayılan gülümsemeye artık ağırbaşlı bir anlam katmaya çalışmayacaktı. Eğer Souji onu gerçekten istiyorsa, tüm varlığıyla almak zorundaydı. Öpüşmelerini bitirdiklerinde hafifçe kahkaha attı. ''Bu kadar sinir bozucu bir Japoncayla konuştuğumu bilmiyordum doğrusu.'' dedi Souji'ye takılmak için. Sözlerinde ciddi değildi elbette, zaten ciddi olsaydı bunu sitemkar şekilde, suratı beş karış halde söylüyor olurdu. Boynunun altındaki boşlukta hissettiği ıslak sıcaklık ile inledi. Bu hoşuna gidiyordu. Ona itaat etmeyi, onun becerikli ellerine kendini teslim etmeyi sevmişti. Nisa'nın yerine geçemese bile kendisini bir erkek olarak, bu haliyle isteyecek, kabul edecek birini bulmuştu nihayet. Yıllarca içini yiyp duran bir kurt, sonunda huzura kavuşturmuştu kendisini. Şimdi, tek yapması gereken kayıp yıllarının, daha yeni bulabildiği benliğinin acısını çıkartmaktı. Kalçasında hissettiği parmakla gülümsemesi şaşkın, aynı zamanda zevk dolu bir ifade almıştı. Kaşları yukarı kalkarak çatılmış, dudakları aralanmıştı. Gözleri de sımsıkı kapalıydı. Vücudunun kasılmaları, hissettiği bu yabancı, aynı zamanda heyecan verici duygularla, artmıştı. Seks Yousef için pek yeni sayılmasa bile bu tamamen yabancıydı ona ve resmen bir bakirenin heyecanıyla titriyordu vücudundaki kaslar. Adamın parmakları, resmen vücudunu tutuşturuyor, alev alev yakıyordu. Alt dudağını ısırarak inliyordu parmak içine doğru her hareket edişinde. Az önce erkekliğinde hissettiği zevke benzemiyordu bu ama hoşuna gitmiyor da değildi. Şehvetin içinde en ufak eksik nokta olmayışı, tüm duyguları tam da istediği gibi, sonuna kadar, tüm yoğunluğuyla hissedebiliyor olmasının ne kadar harika olduğunu düşündü. Keşke, babasının etkisinde, güçlü, sert bir adam olmaya çalışmak yerine kendi yoluna gitseydi de bu mutluluğu daha erken tatsaydı. Gerçi Souji'nin halinden memnun olduğuna, kendinin ilki olmakla gurur duyacağına emindi. Bazı şeyler de zamanında yaşanmalıydı zaten.

Ve sonunda en merak ettiği, en çok da nasıl olacağına halen kafa yorduğu ana gelmişlerdi. Tetsu'nun parmağı bile zor sığmışken, parmağın katı katı kalın ve büyük olan erkekliği nasıl sığacaktı şimdi içine? Anlaşılan biraz değil, epey canı acıyacaktı. Ancak önemli değildi, ilk seferler altta olanların canını her zaman acıtırdı. Ancak daha sonrasında, ondan iki kat fazla zevk alacağına da emindi. Tabi az evvel parmağın verdiği zevki düşünürsek, öyle olacaktı. Tetsu vücudunu çekerken, onun nasıl da güçlü olduğunu, düşündü. Bu gücü acaba nasıl bir sonuç verecekti? Dirseklerinden destek alarak başını kaldırdı ve ona baktı dikkatle. Onun içine daldırdığı ilk anda hoşuna gitmişti bu yaptığı. Geri kalan kısım da böyle olursa, o zaman düşündüğü kadar kötü olmazdı. Zevkle inlerken elleriyle örtüyü iyice kavradı. Soluğu iyice hızlanmıştı. Başını geriye attı ve rahatlamaya çalıştı. O içine girerken ilk başta sadece zevk duyuyordu ama bir an, o geri çekilip de tekrar zorladığı an gırtlağından yükselen boğuk haykırışa neden olmuştu. ''Tetsu, Te...'' diye mırıldandı adeta uyarır gibi. Kendi canı yanarken onun tam tersi daha da büyük zevk aldığını fark etti. Dudaklarında acıya rağmen bir tebessüm kıvrımı oluştu o an. Acısından başka birinin zevk alması mazoşistçe hoşuna gitmişti. Vücudu kasılırken belini istemdışı olarak kaldırdığının farkında bile değildi. Souji'yi içinde daha fazla hissediyordu hem bu acı sayesinde. Resmen bekareti bozulmuştu şu anda. Acı, zevkle, aynı zamanda tuhaf bir mutlulukla birbirine karışıyordu. Bu duygular için Nisa'nın yerine geçmek zorunda olmamak, gerçekten iyi hissettiriyordu. Tetsu'nun erkekliğinin tamamını içinde hissettiğinde solukları bir anlığına kesilmişti. Bağırsakları ilk defa başına gelen bu şeyi kabullenemediği için sanki bozulmuş gibi sızlıyordu. Ancak Yousef bunun olması gereken bir şey olduğunun bilincindeydi. Ellerinden birini Tetsu'nun alnına attı ve terini sildi. ''Souji, ben bir şey yapamadım, harika olan sensin.'' dedi ona şahvetli, bitkin bir sesle. Bu sefer bu kalıbı Souji öyle istemiş olduğu için kullanmıştı. Onunla konuşurken artık bu şekilde olmasına özen gösterecekti. Ve gülümsedi ona, tüm içtenliğiyle. Devam edebileceğini, buna hazır olduğunu ona göstermek istiyordu. ''Senden ricam, beni bol bol öp, habibi. Sana, dudaklarına susadım.'' dedi. Saçlarını okşadı onun bir an, sonra elini indirdi ve olası ritimlerin ve darbelerin hissettireceğini tahmin ettiği şeylere hazrladı kendisini.

Japoncası ile ilgili yaptığı sitemli yoruma seksi ve yumuşak bir kahkaha atmadan edemedi. Eğlendirmişti bu halleri onu. Ama aynı zamanda gurur da duymuştu Yousef ile. Bu yeni deneyimi ve acıyı tam bir erkek gibi karşılaşmıştı çünkü. Söylediği gibi dudaklarından boğuk inlemeleri ve adından başka bir şey çıkmamıştı. Çocuklar gibi bağırıp durması için yalvarmamıştı birçokları gibi. Zaten kız gibi efemine erkekleri sevmezdi Souji, partnerinin aleti dışında da bir erkek olduğunu hissetmek isterdi. Yousef’i onun için bu kadar istemişti belki de. Sonunda uğraşmalarına deyip saygı duyabileceği birini bulmuştu nihayet. Bazen kendi karakterinin arkasında durup Souji’ye karşı gelerek huysuzlanabilecek ama altında inlerken ateşli bir aşık olabilecek bir erkek. Yousef gerek bu özellikleri gerekse bakmaya doymadığı fiziği sayesinde tam istediği gibi bir sevgiliydi. İlk kez birlikte olmak için kendisini seçmesi tarif edilemez bir mutluluktu.

Onu memnun etmek için gözünü kırpmadan her şeyi yapabilirdi. İsteğini hemen yerine getirdi ve üzerine doğru eğildi yeniden. Dudaklarını dudaklarına kapatmadan önce Az kaldı biraz sonra çağlayan olup söndüreceğim ateşini dedi. Yousef’in yanağına yapışmış olan bir tutam saçı geriye doğru attı. Sonra ilk andaki gibi öpüşmeye başladı onunla. Ama daha ateşli, daha şehvetli ve daha büyük bir tutkuyla adeta somuruyordu dudaklarını. Aynı zamanda yeniden hareket kazandı bedeni. Bir eli hala Yousef’in ayağını tuttuğu için diğer dirseğinden destek alıyordu sadece. Erkenden boşalmamak için hızlanmamıştı henüz. Partneri başka birisi olsa saatlerce gelmeden seks yapabilirdi. Ama ilk kez Yousef ile kendini tutmakta zorluk yaşadığı bir gerçekti. Bunun içinde darbeleri yavaş ama sertti ve her seferinde inlemelerine engel olamıyordu. İkiside terlemişti, Yousef’in omzunun üzerinde biriken ter damlalarını yaladı birer birer. Hayır iğrenç değildi kesinlikle, aksine keyif vericiydi onun sıvılarının tadını almak. Başını kaldırıp tüm çekiciliği ile gülümsedi, az önceki öpücüklerden dolayı şişmiş ve kızarmış olan dudaklarına yapıştı yeniden, bu kez daha sakin bir şekilde. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirip kesik kesik öpücükler verirken nefesleri birbirine karışıyordu.

Hareketleri yala yavaştı ancak, ağır darbeleri sayesinde sanki her seferinde biraz daha derine gidebiliyordu. Duyduğu hazdan kendini her an kaybedebilecek olması daha keyif vericiydi. Uzun bir süredir kendini tatmin etmek dışında böylesine zevk aldığı bir seks yaşamamıştı. Yousefin elleri sırtından daha fazlasını istediğini anlatırmış gibi kalçalarına doğru kayıp kavrayınca keyifle inledi. Ahh Yousef.. Benim ateşli çöl tilkim, gülümedi ve üzerinden doğruldu. Bu hareketiyle Yousef’in elleri kalçalarına yetişemeyince göğüslerinin üzerine koymuştu. Hareketlerine biraz daha serilik kazandırdı artık. Boşta kalan eliylede Youse’in organını okşamaya başladı yeniden. Onunda kendisi kadar zevk almasını istiyordu. Bir taraftan onu okşama devam ederken diğer taraftan her seferinde biraz daha hızlanıyordu. Yousef’in inleyen sesinin artması için daha sert vurmaya başlamıştı. Elinde değildi, hakimiyeti altındaki bedenden tepki almak onu daha çok tahrik ediyordu. Daha fazla hızlanmak istedi, sevişmeye başlayalı bir saati geçmesine rağmen bu bile kısa bir süreydi Souji için. Ancak artık kendini tutabileceği raddenin sonuna yaklaştığını hissediyordu. Hızını arttırabilmek için elindeki oyuncağı bırakmak zorundaydı. Yousef eline kendin almanı istiyorum dedi ve göğsündeki ellerinden birini kaldırıp aletini bu kez onun eline verdi. Sonra boşta kalan eliyle diğer ayağınıda kolunun üzerine aldı ve daha hızlı bir şekilde devam etti içinde gidip gelmelerine. Artık kendisinin de ağzından daha boğuk inlemeler çıkıyordu. Her hareketinde vücudundaki bütün kaslar aynı anda hareket ediyordu.

Az önceki kahkaha, hiç aklından çıkmıyordu doğrusu. Bir kadının şuh kahkahasından bile iç gıcıklayıcıydı. Oh, bu adama gülmek nasıl da yakışıyordu. Aynı dudakların kendininkileri somurması da en az onlardan yükselen kahkalar kadar titretiyordu içini. Ve darbeler... Acıyordu, hatta korkunç bir yabancılık hissettiriyordu bağırsaklarına ama diğer yandan beklemediği bir şey daha hissettiriyordu: Zevk. Haykırışları başlangıçta biraz yüksekti. Can acısı yüzünden gözleri dolmuştu, vücudu acıdan tir tir titriyordu. Ancak, zevk dolu iniltileri ve kasılmaları da buna eşlik ediyordu. Bu geçecekti hem, onunla olurken bir süre sonra zevkten başka şey algılayamayacaktı. Buna içten inanıyordu. Zira bekaretini aldığı kızlar da olmuştu. Onları gözlemiş, kendisi bu konumda olsa nasıl olacağını hayal etmeye çalışmıştı. Belki de onların sayesinde şu anda sakindi. Onların tepkilerinden dolayı biliyordu sonraki hamleleri. Kadınlara çok şey borçluydu, sonuçta bilgi her zaman güç demekti, paniklemesine de engel oluyordu. Omuzlarında hissettiği sıcaklıkla vücudu biraz daha titredi. Beklenmedik hareketleri ve dokunuşları Yousef'i resmen dağıtıyordu. Gözleri de sımsıkı kapalı olduğundan, hiç bir zaman bir sonraki hamlesinin ne olacağını bilemiyordu. Bundan memnundu tabi, aksi olsaydı söylerdi Souji'ye. Onun dilinin omuzlarındaki darbeleri kesilince zar zor açtı gözlerini. Gülümsemesini gördüğünde ister istemez kendi de sırıtmıştı. Onu tahrik etmek ister gibi alt dudağını ısırıp şehvetli bir ifadeyle inledi. Tatlı tatlı zonklayan dudaklarında onun dudaklarını yeniden hissettiğinde boynuna dokundu parmaklarının ucuyla. Ancak hareketlerini kısıtlamamak için sarılmadı partnerine. Sadece kollarını gevşek bir şekilde beline sarmakla yetindi. Ancak hissettiği zevkle parmakları resmen onun kaslarının içine gömülüyordu.

Souji yavaş darbelerini daha da güçlendirdikçe Yousef de yattığı yerde bükülüyordu. Bacaklarından serbest olanı Yousef'in beline doladı gevşek bir şekilde. Onun varlığını daha derinlerinde, daha da içlerinde hissetmek oldukça hoşuna gidiyordu. Bu da boğuk iniltilerinin daha da yükselmesine, derinleşmesine neden oluyordu. Ve tahmin ettiği gibi, acı artık yok olmaya başlamıştı. Yerini giderek daha da büyüyen bir açlık, derin bir şehvet alıyordu. Bu hissi iyi biliyordu ama daha önce bu kadar yoğun yaşamamıştı. Souji'nin hareketleri fazla yavaş gelmeye başlamıştı Yousef'e. Artık hızlanabilirdi adam. Ancak dudaklarını araladığında sadece inleme çıktı. Cümleyi toplayacak kadar bile mantıklı düşünemiyordu. Sanki tüm kan, o malum yere gitmişti o anda. O durumda ancak ve ancak, elleri kalçalara kaydırıp, içgüdüsel olarak kavramayı akıl edebilirdi. Kalçaların biçimli ve oval formu soluklarının daha da hızlanmasına, yüzündeki kırmızılığın bir parça daha yayılmasına neden olmuştu. Bir kadının göğüslerini kavramaktan, okşamaktan daha zevkliydi. Onun doğrulmasıyla yarı kapalı göz kapakları kıpırdadı sabırsızca. Ellerinin onun göğüs kafesine dayadı kalçalar avucunun içinden ayrılınca. Ve darbelerin artmasıyla yüzüne mutlulukla karışık zevk ifadesi hakim olmaya başladı. Vücudu kasılırken, elleri de resmen Souji'yi göğsünden itekliyordu. Parmakları resmen pençeye dönmüştü bükülerek. Ve üstüne üstlük organını okşayan eller de bu zevki daha da katlıyordu. Resmen ulur gibi haykırdı Souji'nin adını. Bu anın daha da uzamasını, sonsuza kadar sürmesini istiyordu. Sanki biterse her şey bomboş olacak gibiydi. Hem de bitmesi, rahatlamanın keyfine varmak için tüm arzusuyla kıvranıyordu. Eline tutuşturulan kendi erkekliğini parmaklarının arasına aldığında çok uzun süre daha dayanacak hali kalmamıştı. Vücudu giderek daha da fazla kasılmaya, solukları daha da artmaya, haykırışları daha da yükselmeye başladı. Bu kadar yoğun bir zevki daha önce kadınlarla aktif birlikteliklerinde alamamıştı. Kendi erkekliğini okşayarak kontrolü tamamen Tetsu'ya devretti. O hızlandıkça kendinden geçiyordu. Ve bir an oldu, o an resmen tırmandığını hissediyordu. Tüm düşünceleri sustu, sesler sustu. Kasıldı tamamen, beli büküldü kasılmanın etkisiyle, başı iyice arkaya yattı.

Ağzından çıkan bir haykırışla bir anda dünyaya geri döndü. Çok hızlı olmuştu o bir an, aynı zamanda çok da uzundu. Erkekliğinden fışkıran sıvının karnına yayıldığını hissetti. Bedeni gevşese de kendini tam manasıyla bırakmadı. Tetsu'nun bitirmesi için biraz daha sabırlı olması gerektiğini elbette iyi biliyordu.

Altında adını adeta haykırıp inleyen bir Yousef. Kaç gece uykuya dalmadan önce yatağında hayalini kurmuştu bunun. Ama hayalinde bile bu kadar mükemmel değildi birliktelikleri. Çünkü onun bu derece tutkulu ve şehvetli olabileceği düşüncelerine bile gelmemişti. Adını bağırması öyle büyük bir mutluluktu ki, devam etsin istiyordu. YOUSEF.. Hareketleri tamamen hızlanmıştı artık. Acıyor olmalıydı ama acıda seksten alınan zevkin bir parçası değimliydi zaten.

Onu kendi organıyla oynayışını izlemek daha çok tahrik etmişti Souji’yi. Yousef kasılıp gevşerken içine girip çıktığı delikte aynı şekilde kasıldığı için verdiği zevkte artmıştı. Onun hemen arkasını çevirmek istiyordu aslında, parmaklarını kasıklarına gömüp sadece ağzından değil kalçalarından da ses getirmek istiyordu ama bu zevki başka bir zamana bırakacaktı. Bunu sadece düşünürken bile duyduğu haz Yousef’i buğulu gözlerin arkasından görmesine sebep olmaya başlamıştı. Biliyordu, daha fazla tutamayacaktı kendini ama önce onun gelmesini istiyordu.

Bacaklarını tutuş şeklini değiştirdi, ritmini bozmamaya dikkat ederek önce bir tanesini sonra diğerini kolunun üzerinden indirip dizinin altındaki yerden eliyle tutmaya başladı. Böylece bacaklarını daha fazla ayırabildiği için daha rahat hareket ediyordu içinde. İstemediği halde kontrolünü kaybediyordu yavaş yavaş, ritmi ve hızlı vuruşları daha sert ve deyim yerindeyse acımasızlaşmaya başlamıştı. Bedeninin her hareketinde pazularındaki, baldırlarındaki, kasıklarındaki ve göğüslerinin üzerideki kasları aynı anda hareket ediyor, her darbesinde asi saçları gözlerinin üzerine düşüp havalanıyordu. Yousef’in ağzından çıkan haykırış ve kasılması artık zamanının geldiğinin habercisiydi. Bu kasılmayla birlikte Souji de kendini tutmayı bıraktı. Yousef diye inlerken bedenini saran titremeyle birlikte sevgilisinin hemen arkasından içinde tuttuğu ne varsa onun derinliklerine gönderdi. Kendini geri çekmemişti evet, son hızla devam ederken kendini tutup içinden çıkmak aldığı zevki yarı yarıya indiriyordu çünkü.

Soluk soluğa tüm ağırlığını vermeden Yousef’in üzerine yattı. Nefesini hala kontrol edemediği için kesik kesik öpücükler verdi boynundan dudaklarına kadar. Benimsin dedi seksi bir şekilde sırıtarak. Sonra onun üzerinden yuvarlanıp yatakta yanına geçti. Dirseğini yatağa dayayıp başını elinin üzerine koydu. Duşa benimle gel, seni kendim yıkamak istiyorum. Bu güzel vücuduna hala doyamadım. Yousef'in üzerine doğru eğilip onun tarafındaki etejerin üzerinde duran el havlusunu aldı ve sevgilisinin üzerideki kalıntıları silmeye başladı.

Out: İyi tatiller fıstık, Souji Yousef'ini hasretle bekliyor olacak:))

Bu neydi? Yangın resmen içine yayılmıştı. Rahatsız ediciydi bu. Gözlerini kapattı istemdışı. Gırtlağından hırıltıyla karışık bir inleme çıkıvermişti. Soluklarını düzene sokmaya çalışırken öylece yattı yatakta, üzerinde Souji ile. Tavana bakıyordu ve giderek yoğunlaşan, artan düşüncelerini toparlamaya çalışıyordu. Şu hissi nasıl adlandırabilirdi? Kendini tuhaf hissediyordu. Artık hayal değildi. Herşey gerçekti. Vücudundaki ter, üzerindeki tatlı ağırlık kadar gerçekti. Gözlerini merakla irileştirerek başını eğdi, Souji'nin yüz ifadesine baktı. Acaba bu onun da hoşuna gitmiş miydi? Yoksa hayatının hatasını yaptığını mı düşünüyordu? Resmen ilk seferi gibiydi. Emin değildi hiç bir şeyden. Meraklı, ürkek bakışlarla partnerine bakmayalı uzun zaman oluyordu. Boynuna verilen öpücükler bu kısa anın bitişiydi milattı. Ah, söylediği tatlı sözler, rahatlatmıştı Yousef'i. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Karşılık olarak o da onu alnından öptü, perçemini hafifçe kavradı okşar gibi, bir an sonra bıraktı. Dudaklarına bulaşan terin ıslaklığı Yousef'i bir an olsun iğrendirmemişti. O kalkarken, ''Souji...'' diye yanıt verdi sırıtarak, az evvelki tek sözcüğün nasıl da hoşuna gittiğini belirtircesine bir tonlamayla. Kendini birden fazla çıplak hissetmişti. Garip bir şekilde utanıyordu onun karşısında. Kızardı yeniden, başını salladı sadece, teklifine karşılık. Adam üstüne üstlük üzerini temizliyordu. Onun elini tuttu ansızın. Gülümsedi. ''Gerek yok, ne de olsa duşa gireceğiz.'' Üzerinde bir el havlusunu değil, Souji'nin parmaklarını hissetmek istiyordu dürüst olması gerekirse. Yattığı yerde dirseklerini ve kolllarını kullanarak doğruldu ve Souji'ye doğru uzanarak dudaklarına uzun, ıslak bir öpücük kondurdu. Tekrar solukları hızlanmış, altın tenli yanaklarına tatlı bir şeftali rengi yayılmıştı iyice. Sonra beline çarşafı doladı kıvrılıp tamamen çıkmış olan. -Genelde onunla yatan kadınlar duşa gitmek istediklerinde böyle yapıyordu.- Souji'nin dudaklarına kesik kesik öpücükler vererek yataktan kalktı. Dudakları ayrıldığında beline sardığı çarşafı sıkıca tuttu. ''Duşa önce ben gireceğim. Sen de hemen ardımdan gel. Ama bana beş dakika ver, hazırlayayım suyu. Hem de beni biraz özlemiş olursun.'' dedi çapkın, ayartıcı bir sesle. İlk seferi atlattığına göre artık daha kendinden emin hareket edebilirdi. Kalçalarının sızlaması bile bekaretini tamamen kaybettiğinin göstergesiydi. Duşta neler yapacaklarını hayal etmeye çalışarak banyoya girdi ve kapıyı ardından kapattı.

Duşu açmış, duş perdelerini çekmişti. Çarşaf ilerideki sepette sarsak bir halde duruyordu. Süslü küvete dolan suya ayağını soktu, sonra tamamen içine girdi. Karnında kalan az buçuk kurumuş ersuyunu parmaklarıyla iyice temizledi. Küvet bu haliyle farklı bir çeşit orta çağ yatakları gibi duruyordu. Hem tüllerin arasında sevişmek şehveti daha da tırmandırıyordu. Beş dakikanın doluşunu kapının aralanışından duyuyordu. Gülümsedi, heyecanla küvetin kenarına tutundu. Perde aralanırken garip bir utangaçlıkla küvetin içine bakıyordu Souji yerine.

Anlaşılan söylediği hoşuna gitmişti. Bana aitsin, sadece bana. Sakın tüm bunları bir hata olarak görüp benden kaçmaya kalkma Yousef, seni nerde olursan ol bulup yine getiririm. Bu onu ne kadar istediğini belirten bir kompliman olsa da söylerken yüzü bir anlığına ciddileşmişti. Eline yapışan eli fark edince yüzü aydınlandı yeniden. Duşa birlikte gireceklerini duymak keyfine keyif katmıştı. Öpücüklerine cevap verirken dudakları duşa gitmek için geri çekilen Yousef’in ardından öne uzanmıştı. Sadece 5 dakika, seni içindeyken bile özlüyorum.

Yatakta uzanıp zamanın dolmasını beklemek için bir sigara yaktı. Partneri arkasını dönmüş duşa girerken, çarşafa dolanmış bedenin üst kısmına neredeyse yeniden tahrik olarak baktı. Kim derdi ki o ilk gün karşılaştığı genç adamın günün birinde kendisine böyle cilveler yapabileceğini. Yatakta bu kadar ateşli ve bu denli istekli olabileceğini. İçerden su sesleri gelirken bu kadar beklemesinin yeterli olacağını düşündü. Sigarasını söndürüp üzerine bir şey almaya gerek duymadan banyoda Yousef’e katılmak için kapıyı araladı.

Aralık pencereden giren rüzgarın bir bulut gibi havalandırığı tüllerden Yousef’in yanaklarının aldığı şeftali tonunu görünce seksi sırıtışı yerleşti yeniden yüzüne. Kaldır başını dedi buyurucu ama tatlı bir ses tonuyla. Az önce görmediğin yeni bir şey yok. Kısa, sesli bir kahkaha attı gözlerini sevgilisinden ayırmadan. Gidip perdeyi araladı ve Yousef’in sırtını görebileceği şekilde küvetin üzerine yan olarak oturdu. Sehpanın üzerindeki metal tastan lifi aldı. Küvetin suyuna batırarak ıslattı ve aromalı sabunlardan birini kullanarak ellerinin arasında köpürttü. Boynundan başlayarak masaj yapar gibi omuzlarında dairesel hareketlerle Yousef’in vücudunu sabunlamaya başladı. Az önce onu yeterinde yorduğu için şimdi bu özel muameleyi hak ediyordu. Lifi diğer eline geçirdi, boşta kalan eliyle de omuzlarından göğüs kısmına doğru ilerlerken kulağına fısıldadı. Ateşli çöl tilkim biraz serinleyebildi mi? Kulak memesini diliyle dudaklarının arasına alıp ıslatarak bıraktı. Bir taraftan lif ile diğer taraftan parmaklarıyla Yousef’in sert bedenini yeninde keşfe devam ediyordu.Ona böyle dokunabilmek henüz yatışmış arzularını her an ayaklandıracak olsa da ikiside temizlene ne kadar tutabilirdi değil mi kendini. Bunun zor olduğunu ne kadar bilse de çıplak bedenine dokunmayı bir an bile bırakmayacaktı. Bana ne yaptın böyle tilkim? Lifi küvetin içine saldı ve elleriyle Yousef’in kol kasklarını sıktı, ellerini sıkıp gevşeterek boynuna kadar çıktı. Parmakları köpüklerde kayarken onu her an boğabilecekmiş gibi sert ama aynı zamanda okşar gibi nazikti parmakların hareketleri. Sonra muzurluğu tuttu ve omuzlarından bastırarak Yousef’in kafasını küvetin sularına gömdü. Yousef’ kendini toplayıp başını sudan çıkardığında küvette onun tam karşısındaki yerini almıştı. Dizleri yukarıda ayaklarını çaprazlamasına yerleştirmişti.