| | Yaratık Alımları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Asami Ryuichi Yönetici & Yakuza
Mesaj Sayısı : 394 Yaş : 47 İş/Hobiler : İş adamı & Yeraltı dünyasının başı Lakap : Genel seme | Abazaların yakuzası Nereden : Karanlığın içinden
| Konu: Yaratık Alımları Salı Tem. 30, 2013 7:48 am | |
| Yaş: Ne tür bir yaratık: Dönüşme hikayesi veya geçmiş: Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): Rütbede yazılması istenilen: Örnek RP: | |
| | | Bonten Mutant, Barmen, Garson, Tezgahtar, Bir de geceleri kendini satıyor.
Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 33 Lakap : Günışığı Nereden : Yataktan <3
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Çarş. Tem. 31, 2013 2:52 am | |
| - Bonten demiş ki:
- **Örnek başvuru**
Ad-Soyad: Bonten Yaş: kararlaştırılmadı. Ne tür bir yaratık:Ya tam kesin değil, ama kanatları falan olacak, vücudunun bellirli bir kısmı değişecek. Bonten'in mangasındaki hali yani. Özelliği olarak da, hızlı iyileşebilmesi. Dönüşme hikayesi veya geçmiş: Önceden normal bir insan, bu kendini bildiği zamanlarda yetiştirme yurdunda. Sonra bunu tatlı bir çift evlat ediniyor. Epeyde zengin bunlar. Ama işte o bilmeden üzerinde deneyler yapıyorlar. Bonten yapay yollarla mutanta çevrilmiş ve yaşayabilmiş ilk insan. Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): Kendisi anlıyor ama bilmek için çaba sarf etmemiş. Birkaç olaydan sonra, ergenlik devresindeyken öğrendi. Yaklaşık 3 - 4 yaşından beri mutant deneyleri yapılıyor üzerinde. Rütbede yazılması istenilen:Yaratık değil serbest meslek olsun rütbesi. Mutant yazılabilir ayrıca.
- [b:
Örnek Rp] Saate baktım. Tahmin ettiğim gibi geçti. Zaten bu gazetecilerin erken gelmesi imkansız gibi bir şeydi her zaman. Daha önce de birçok röportaj ve yazı yaptırmıştım. Benim gibi biri için bu çok ilginç değil miydi? Ama herkesi reddedersem daha dikkat çekerdim. Sonuçta bir yakuzaydim ama holding işinin arkasına saklanıyordum. Gerçi normal bir yaşam benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Sokaklarda dolaşmıyordum ki neden bir isim arkasına saklanayım. Öce akla polisler ve kanun gelse de; zaten onlar her detayı bilip konuşmayanlardı, karışamazlardı. Karışsalardı evlerinden, ailelerinden, paralarından, işlerinden, canlarından olacaklarını bilirlerdi. Gözüm saate bir kez daha kaydı. Zamanın kaç olduğunu biliyordum yine de yapacak başka bir şey bulamamıştım bu küçücük odada. Dakiklik artık diğerleri için pek önemli değildi anlaşılan. Yine de benim gibi yakuzalar için değil bir dakika, bir saniyenin bile sonsuz değeri vardı. Umudumu kaybetmiyor değilim iye düşünürken yüzüme gülümseme geldi. Sıradan biri gibi umut hakkında düşünmem çok ilginçti. Kendime gülüyordum resmen, aptal düşüncelerime. Benim gibi insanlar için umut yoktu zaten. Hiçbir zaman var olmamıştı o, hiç gözükmemişti yaşamım boyunca. O saf insanların inandığı bir şeydi, çünkü o zavallıların istediği şeyleri alacak kadar gücü olmamıştı. Onlar sadece ‘unut ederdi’. Elinde gücü olan insanların, ki bahsettiğim güç silah ya da para gibi geçici olmayan güç umuda ve dualara ihtiyacı yoktu bile. Yine de dinsiz biri değil, aksine bağlı biriydim. Acaba bunu da sorar mıydı şimdi röportajda. Ne diyecektim peki. Klasik yalanlar, maskelenmiş hayatım. Üzülüyor değildim; sadece bu gibi formalitelerden nefret ediyordum. Şimdi de şu muhabir. Nasıl bir adam acaba diye düşündüm, bu sorumun hemen cevaplanacağını nereden bilebilirdim elbet.
Kapı açıldı ve içeri sari saçlı on beş on altı yaşlarında görünen bir çocuk girdi. İşe bak şimdi de liseli çocukları mı gazetede çalıştırıyorlar diye düşündüm. Başını öne eğerek bana selam vermekle çok meşgul olduğu için yüzünü göremiyordum. “İyi günler. Umarım fazla geç kalmamışımdır.”. Neydi bu titrek ses tonu şimdi? Fazla mı heyecanlanıyordu bu konuşmayı yapacağına ya da endişelenip korkuyor muydu anlaşılmıyordu. Sanki ikisini birden yaşıyormuş gibiydi. Sonra kafasını kaldırınca son derece şaşırmış bir ifade ile bana baktı. Tanrım, bu küçük çocukla mı uğraşmam gerek diye bir kere daha iç geçirdim. Yüzü fazlasıyla çocuksuydu, on altı yaşındaki bir genç için bile. Yeşil gözleri, endişeli ve acaba ben sizle mi görüşmeye geldim diyecek kadar meraklı bakıyordu. Nefesini tutmuştu, yani bir şey söyleyecekti ancak fazla kararsızdı. Küçük bir çocuk için ayağa kalkma gereği duymadım, bu yaşlı bir adam olsa bile yapmazdım ya orası farklı. Sadece başımı hafifçe aşağı indirip yukarı çıkardım selamlamak adına. Karşımdaki boş koltuğu gösterdim. “Biriyle röportaj yapmak istediğinde biraz daha dakik olursan senin açından iyi olur” Açıkçası onu tanımıyor olsam da ufak bir çocuğa siz demezdim. Neden geç kaldığı ortadaydı; ufak bir çocuk ve dağınık saçları, düzgün giyilmemiş giysileri, eline tutuşturulmuş eşyalar. Ben burada ne saçmalık yapıyordum açıkçası? Gözlerimi kapatıp yüzümdeki şu sinirli gülümsememle bunları düşündüm. Böyle saçma bir şeyi kabul etmenin hangi açıdan yararlı olacağını bilmiyordum. “Tam olarak ne gibi şeyler soracağını öğrenmek isterim. Genel bir özel geçer misin?” Bunu yapabilir miydi bilmiyorum. İçimden güldüm ama amacım kesinlikle dalga geçmek değildi. Acemi olduğu apaçıktı. Onun cevabini beklerken cebimden sigaralığımı çıkardım. İçinden bir tane çekip çakmağımla yaktım. Bağımlı değildim ama içmeyi de bırakmıyordum. Karşımda daha yaşı büyük olmayan biri varken içmek ne kadar doğru bilmem. Sahi benim doğru ve yanlış anlayışım tamamen farklı. Yine de bu konu üzerinde biraz daha düşünmeliydim. Sigarayı içime çektim ve diğer yöne doğru bıraktım dumanı, onun rahatsız olmaması için.
| |
| | | Kita Youta Tokyo Lisesi Öğrencisi | Mutant
Mesaj Sayısı : 18 Yaş : 30 İş/Hobiler : Öğrenciliği hobi olarak yapıyorum ben. Lakap : Kita-san Nereden : Klayvenin tuşlarından.
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Çarş. Tem. 31, 2013 3:32 am | |
| **Örnek başvuru** Ad-Soyad: Kita YoutaYaş: 17 Ne tür bir yaratık: Mutant ama dışarıdan anlaşılan bir şey değil. Düzenlenecek*** Dönüşme hikayesi veya geçmiş: Aslında japon kökenli değil, doğuştan beri mutant. Bunu küçüklüğünde dışlıyorlar, öldürmeye çalışıyorar. Sonra vaftiz babası olacak adamla tanışıyor. O buna yardım ediyor yol gösteriyor. Japonya'ya yerleşiyorlar (adam japon). Bu sırada beş altı yaşlarında. Vaftiz babası onu bu ismi veriyor geçmişini unutması için. Japonca öğreniyor, okula gidip arkadaşlar ediniyor. İnsanlardan mutant olduğunu gizliyor. Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): Küçüklüğünden beri, diğer insanlar ona bir canavarmış muamelesi yaptığı günlerden beri bilincinde. Rütbede yazılması istenilen:Asıl rütbe öğrenci verilsin. Mutant yazılabilir ayrıca.- [b:
Örnek Rp] Saate baktım. Tahmin ettiğim gibi geçti. Zaten bu gazetecilerin erken gelmesi imkansız gibi bir şeydi her zaman. Daha önce de birçok röportaj ve yazı yaptırmıştım. Benim gibi biri için bu çok ilginç değil miydi? Ama herkesi reddedersem daha dikkat çekerdim. Sonuçta bir yakuzaydim ama holding işinin arkasına saklanıyordum. Gerçi normal bir yaşam benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Sokaklarda dolaşmıyordum ki neden bir isim arkasına saklanayım. Öce akla polisler ve kanun gelse de; zaten onlar her detayı bilip konuşmayanlardı, karışamazlardı. Karışsalardı evlerinden, ailelerinden, paralarından, işlerinden, canlarından olacaklarını bilirlerdi. Gözüm saate bir kez daha kaydı. Zamanın kaç olduğunu biliyordum yine de yapacak başka bir şey bulamamıştım bu küçücük odada. Dakiklik artık diğerleri için pek önemli değildi anlaşılan. Yine de benim gibi yakuzalar için değil bir dakika, bir saniyenin bile sonsuz değeri vardı. Umudumu kaybetmiyor değilim iye düşünürken yüzüme gülümseme geldi. Sıradan biri gibi umut hakkında düşünmem çok ilginçti. Kendime gülüyordum resmen, aptal düşüncelerime. Benim gibi insanlar için umut yoktu zaten. Hiçbir zaman var olmamıştı o, hiç gözükmemişti yaşamım boyunca. O saf insanların inandığı bir şeydi, çünkü o zavallıların istediği şeyleri alacak kadar gücü olmamıştı. Onlar sadece ‘unut ederdi’. Elinde gücü olan insanların, ki bahsettiğim güç silah ya da para gibi geçici olmayan güç umuda ve dualara ihtiyacı yoktu bile. Yine de dinsiz biri değil, aksine bağlı biriydim. Acaba bunu da sorar mıydı şimdi röportajda. Ne diyecektim peki. Klasik yalanlar, maskelenmiş hayatım. Üzülüyor değildim; sadece bu gibi formalitelerden nefret ediyordum. Şimdi de şu muhabir. Nasıl bir adam acaba diye düşündüm, bu sorumun hemen cevaplanacağını nereden bilebilirdim elbet.
Kapı açıldı ve içeri sari saçlı on beş on altı yaşlarında görünen bir çocuk girdi. İşe bak şimdi de liseli çocukları mı gazetede çalıştırıyorlar diye düşündüm. Başını öne eğerek bana selam vermekle çok meşgul olduğu için yüzünü göremiyordum. “İyi günler. Umarım fazla geç kalmamışımdır.”. Neydi bu titrek ses tonu şimdi? Fazla mı heyecanlanıyordu bu konuşmayı yapacağına ya da endişelenip korkuyor muydu anlaşılmıyordu. Sanki ikisini birden yaşıyormuş gibiydi. Sonra kafasını kaldırınca son derece şaşırmış bir ifade ile bana baktı. Tanrım, bu küçük çocukla mı uğraşmam gerek diye bir kere daha iç geçirdim. Yüzü fazlasıyla çocuksuydu, on altı yaşındaki bir genç için bile. Yeşil gözleri, endişeli ve acaba ben sizle mi görüşmeye geldim diyecek kadar meraklı bakıyordu. Nefesini tutmuştu, yani bir şey söyleyecekti ancak fazla kararsızdı. Küçük bir çocuk için ayağa kalkma gereği duymadım, bu yaşlı bir adam olsa bile yapmazdım ya orası farklı. Sadece başımı hafifçe aşağı indirip yukarı çıkardım selamlamak adına. Karşımdaki boş koltuğu gösterdim. “Biriyle röportaj yapmak istediğinde biraz daha dakik olursan senin açından iyi olur” Açıkçası onu tanımıyor olsam da ufak bir çocuğa siz demezdim. Neden geç kaldığı ortadaydı; ufak bir çocuk ve dağınık saçları, düzgün giyilmemiş giysileri, eline tutuşturulmuş eşyalar. Ben burada ne saçmalık yapıyordum açıkçası? Gözlerimi kapatıp yüzümdeki şu sinirli gülümsememle bunları düşündüm. Böyle saçma bir şeyi kabul etmenin hangi açıdan yararlı olacağını bilmiyordum. “Tam olarak ne gibi şeyler soracağını öğrenmek isterim. Genel bir özel geçer misin?” Bunu yapabilir miydi bilmiyorum. İçimden güldüm ama amacım kesinlikle dalga geçmek değildi. Acemi olduğu apaçıktı. Onun cevabini beklerken cebimden sigaralığımı çıkardım. İçinden bir tane çekip çakmağımla yaktım. Bağımlı değildim ama içmeyi de bırakmıyordum. Karşımda daha yaşı büyük olmayan biri varken içmek ne kadar doğru bilmem. Sahi benim doğru ve yanlış anlayışım tamamen farklı. Yine de bu konu üzerinde biraz daha düşünmeliydim. Sigarayı içime çektim ve diğer yöne doğru bıraktım dumanı, onun rahatsız olmaması için.
| |
| | | Uldrich Desrocher Unknown
Mesaj Sayısı : 71 Yaş : 36 İş/Hobiler : Silah, silah, seks Lakap : Monster Nereden : i luv my fucker characters.
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Çarş. Tem. 31, 2013 3:57 am | |
| Yaş: 24 - 26. Ne tür bir yaratık: Mutant. Hani Bir kastımı süper bedensel gücü olanlardan. Dönüşme hikayesi veya geçmiş: Doğuştan mutant. Öldürme işleri için eğitildi. Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): Doğduğundan beri Rütbede yazılması istenilen: Unknown Örnek RP: - Spoiler:
Diğer başvurum
| |
| | | Kuze Suzuya Inugami || Sirk Üyesi | Palyaço | Akrobat | Kukla ~ a.k.a. Hampnie Hambart
Mesaj Sayısı : 13 Yaş : 30 İş/Hobiler : Bozuk para biriktirmek, yemek yemek Lakap : Kuze-sensei Nereden : Nokta ile virgülün arasından
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Paz Ağus. 04, 2013 7:33 pm | |
| Yaş: 19 ~sanıyor. Ne tür bir yaratık: Inugami ~ Bir Youkai. Varlığını gizleyebiliyor(görünümünü gizlemediği zamanlarda varfsgsg mesela yanınızdadır ama yanınızda olduğunun farkında değilsinizdir gibi bir his), koku ve takip konusunda iyi <_< köpek kulakları ve kuyruğu da var ama gizliyor gsdsdg insanların içinde insan gibi görünüyor -yani görünebiliyor... Dönüşme hikayesi veya geçmiş: En başta aslında yavru bir köpekti. Bir insan ona bakmak için yanına alıyor, ve bu da ona alışıyordu. Fakat daha yavru olduğundan yapamadığı çok şey vardı, tabi bir köpeğin yapabileceklerinden... Bir gün sahibini birisi öldürür. Bu esnada onu korumak için atılsa da kurtaramaz ve sahibini öldüren kişi tarafından öldürülür. Ölürken aklında 'insan olsaydım onu koruyabilirdim' gibi bir düşünce belirmişti... Bu düşünce çok güçlü olduğundan ve saf küçük ruhunu yemek isteyen youkailer yüzünden(onlardan korunmak adına) bir youkai olup bedeni insan bedenine dönüşmüştür. Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): 4 aylık yavru bir köpekken ölüp youkai oluyor... Ama hala tam olarak youkai olduğunu söylemiyor, arada bir hatırlıyor ya da farkına varıyor diyebilirim. Ya da aslında farkında da, düşünmek falan istemiyor denilebilir~ Kendisi hakkında bir şey anlamıyor pek... Yaşı da çok büyük aslında <_< farkında değil... Rütbede yazılması istenilen: Inugami Örnek RP: - Spoiler:
Kar tanelerinin gökyüzünden düşüşünü seyrederken onların nereden geldiğini düşünüyordu. Aslında küçüklüğünde karların bulut parçaçıkları olduğunu sanardı. Avucuna düşen tanelerin eriyor olması üzgün hissettirirdi ve bir yandan da mutlu. Bulutlara dokunamazdı, erimesinler diye. Ama her zaman bulutun hasretini çekerdi. Karın nasıl yağdığını düşünmeden önce bulutların üzerine çıkıp orada sonsuza dek kalmayı isterdi, yumuşaklığını hissetmeyi düşlerdi. Fakat kar her şeyi değiştirmişti. Biliyordu ki o zaman, kar bulutların istenmeyen parçaçıklarıydı, kendisi gibi. Küçüklüğünde düşündükleri ve sandıkları ona şimdi komik geliyordu ve bir o kadar da acınası. Şimdi gerçekliği biliyor olmasına rağmen içindeki o 'belki' sinirini bozmaya yetiyordu. Bulutların yalancılığının altından elini çekip kafeye; insanları eğlendiren grubun yanına döndü. Hava karlıydı. Şubat ayında pek normal değildi. Normalde hava daha sıcak olurdu ve bahar için kendini hazırlardı. Aslında bunları düşünmek istemiyordu. Bir kafe de insanlarla konuşup onları güldürüyordu ama onun gözleri hep dışarıdaydı. Ve sonunda dayanamadı ve artık kalamayacağını söyleyerek onların yanından ayrıldı. Kendisini sokağa attığında karın dindiğini görmek iyi hissettirmişti. Kardan hoşlanmıyordu. Adımları karlı sokaklarda iz bırakmaya başladığında içinde büyüyen hisle heyecanlanıyordu. Bir çocuğun kalbindeki aşka sahip olmayı dilerdi belki, eğer kendisi kalbindeki o çocukluğunu yok edebilir olsaydı. Neden yok etmek istediğinden emin değildi, aslında emin de olmak istemiyordu.
Bu havada bile etrafta hala etraftakilerin varlığını hissedebiliyordu. Uzak durmaya çalıştıkça onlara doğru çekiliyor olmaktan nefret ediyordu. Böyle olmamalıydı, bu şekilde olmamalıydı... Her şeyin nasıl böyle geliştiğine anlam veremiyordu. "Ne zamandır böyleyim?" O ne zamandan beri böyleydi? Ne zamandan beri bu tavıra sahipti? Büyük ihtimalle en başından beri... Bu düşünceler aklında dağılırken bakışlarını yürüdüğü henüz basılmamış karlı kaldırımlarına indirdi. Her basışında ayakları altında eziliyor olması hüzünlenmesine neden oluyordu. Ama bunu daha fazla sürdüremezdi... Çok kısa bir süre sonra adımları yine onu aynı yere getirmişti. Çok uzakta değildi... Onu yok etmeyi gerçekten istiyor sayılmazdı, ancak kanının ona buyurduğu şey bambaşkaydı... Aslında youkai kanıyla bir alakası yoktu. Bir inugami putu vardı ve onlara tapan insanlar... Onun tek yaptığı onların ruhlarından beslenmekti. Söylediklerini dinliyor, putun önüne bırakılan yiyecekleri yiyordu. Arada onlara göründüğü de oluyordu... Fakat bir süredir kimse yoktu... Kimse, kimse... yiyecek bile... Hiçbir şey... "Hiçbir şey yok..." Daha ne kadar? Ne zamana kadar?
| |
| | | Axell Venburg Kara Ejderha
Mesaj Sayısı : 8 Yaş : 27 İş/Hobiler : Adam kaçırmak, parayı severim mesela... hmmm
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Salı Mayıs 03, 2016 6:40 pm | |
| Yaş: 652 Ne tür bir yaratık: Ejderha Dönüşme hikayesi veya geçmiş: Yumurtadan minik bir kertenkele boyutunda çıktı efenim. Ejderha ailesi ile 60 yıl kadar yaşadıktan sonra ergenliğe girip kendi mağarasını buldu, uzun bir süre kendi hazinesini topladıktan ve seçimi prensleri kaçırdıktan sonra sıkılıp insan bedeninde insanlar arasında yaşamaya başladı. Ne zamandan beri yaratık(ve/veya olduğunu biliyor): Doğduğundan beri Rütbede yazılması istenilen: Kara Ejderha Örnek RP: Öylesine önceden yazdığım bir şeyi koyuyorum ama sanırım kabul olur ^^ - örn:
Morska bağrışmaları duyduğunda gölünün dışındaydı. Bir kez daha Kimmy tam gelecek zamanı bulmuştu. Ama bu kez Each Uisge hazırlıklıydı. İnsan biçiminde değildi. Gerçek biçiminde de değildi, amacı kızın onu görse bile tanımamasıydı. Sivri dişli bir yarı at suyun üstünden kafasını uzatsa herhalde tanırdı. Ama şimdi, saçları gibi sarı tüylü ve daha da açık renkli yelesi ile vahşi fakat güzel bir at gibi görünüyordu. Each Uisge’lerin ata dönüşebildikleri bilinen bir gerçekti fakat kızın anlayacağından şüpheliydi. Yavaş adımlarla ilerleyip ağaçların arasından çıktı. Bu kez de kız onu fark etmemişti. Eğer insan biçiminde olsa gülümsüyor olurdu Morska. Çok çok yavaş sessiz adımlarla kıza doğru yürümeye başladı. Ağırlığının dört bacak üstünde dengelenmesi sayesinde bu formda insan halinden çok daha sessizdi. İnsan dişisi sanki kafasını suyun altına sokup birde öyle bağırmayı deneyecekmiş gibi gölün girebileceği kadar dibine girmiş, aşağı doğru eğilmiş bağırıyordu. Kızın arkasında bir an duraksadı Morska. Gölünün dibinde ne çok ses çıkarıyordu bu kız. Aklında kızın koluna kafası ile nazikçe dokunup onu ürkütmek vardı ama fikrini değiştirmişti. Dışından sinirli bir ses vermemeye çalışarak birkaç adım geriledi yaratık. Bu biçimde dışarı nefes verdiğinde çok ses çıkarıyordu. Büyük gözleriyle kızın alt gövdesini nişanladıktan sonra aniden dörtnala koşup kıza kafasını geçirdi. Kulağına insan dişisinin suya düştüğünü haber veren su sesleri dolarken insan formuna dönüşmeye başladı Morska. Yaptığı şeyden pişman değildi ama eğer kız soğuk su yüzünden hasta olursa anlaşma ihlaline girerdi. Bu yüzden yine şifalı ot vermeliydi kıza. Ne olur ne olmaz diye. Kesinlikle tek önemsediği şey anlaşmaydı. Yoksa kızın teki hasta olacaktı, ona neydi ki? Tabii kız Kimmy’di ama… ‘Yok canım,’ diye düşündü içinden. ‘Anlaşma olmasa insan dişisinin tekini neden takayım ki kafama?’ Tamamen insan biçimine kavuşunca bir kahkaha attı suyun üstünde oluşan ufak dalgalarla köpüklere. “Su nasıl Kimmy? Gözüm seni üşümüş görmeye alışık ya, geleneği bozmayayım dedim.”
| |
| | | | Yaratık Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |