Aequorea Victoria Yapay Plajı

AEQUOREA VICTORIA.
Yapay plaja adını veren, plajın dışındaki kıyılara vuran ışık saçan deniz anaları:

Spoiler:

Ürkütücü, gizemli deniz analarıyla beraber yapımı henüz bitmiş yapay plaja rağbet gün geçtikçe artmaktadır.

Matvey'in 'cankurtaran' olarak çalıştığı yapay plaj:

Spoiler:

___

Bir çok sınav ve vıdı vıdıyla iş veren bu zor yapay plajda, Matvey'in kolaylıkla cankurtaran oluşu 9*2'nin 18 olması gibi bir şeydi aslında.
Uzun boyluydu bir kere.Yakışıklıydı!!Hiçbir rastlantıyla elde edilemeyecek; muhteşem bir vücuda sahipti.
Denizle,okyanusla bütün arzusunu paylaşacak kadar iyi yüzerdi.

Tanrı beni, bu vücudu sergilemem için yaratmış olmalı.
Düşünüyorum da...İçimde barındırdığım kirli şeylere rağmen neden bu kadar fazla ezici özelliklere sahibim?Bilmiyorum.
Ama bundan keyif alıyorum, alacağım da.
Onları, o sahteden boğuluşlarından kurtardığımda vücuduma yapışıp inleyişleri..aslında sadece dudaklarımın temas etmesi için uzanıp bekledikleri suni teneffüslerim...Tanrı, etrafımı sarmaktan üşenmeyen farklı farklı güzelleri barındıran bu habitatı da bana miras bırakmış olmalı.
Maviyi seviyorum, denizi; tuzunu seviyorum, kumu seviyorum, güneşi çok seviyorum. Islanmayı, ıslakken vücuduma yapışan kum tanelerini..Ah romantik.
Yine de birazcık romantik olduğumu inkar etmeyi tercih ederim, homo gibi gösteriyor.
Ben. Gösterişli, yakışıklı, güçlü, asil bir serseriyim. Hayatımın tamamını tropikal bir tatildeymişçesine geçirebilirim, rahatlatıcı.
Her şeye rağmen vücuduma yapışan seksi varlıkların fantezik ütopyalarına sahip olmak isterdim, evet başımın belasını arıyorum.

Alıntı :

Ne yaptım, nasıl yaptım, nasıl oldu hiçbir şey anlamadım. Buglarım varsa affedin lan, ama bence seksi oldu.

"Hey neyin var, bugün ağzın fazla bozuk."

Matvey'in iş arkadaşlarından biri nazikçe yaklaşıp mırıldanmıştı. Matvey ise umursamadan omuzlarını silkerek, henüz kadehleri parlatan plaj miçosuna 'birazcık' brandy istediğini söylemişti. Ardından da mırıldanan iş arkadaşına dönerek,"Aşk acısı çekiyorum." dedi sırıtarak.

Düşük tahammülüne zıt; sakar miçodan gecikmeli içkisini aldıktan sonra bir yandan plajı mini konsere hazırlamakla uğraşan arkadaşlarının konser heveslerine gıcık olmuşken diğer yandan da ağır ağır yürümeye başlamıştı.

Kadehindeki brandy bittikten ve Matvey bir on dakika yürüdükten sonra kendisi bilerek mi, nefret ettiği için mi? Matvey Ivan Aleksey..nefret ettiği, kulakları tırmaladığını söylediği konserlerin verildiği sahnenin önünde bulmuştu kendisini!

"Neyden kaçarsan, ona tutulursun yasası filan mı bu? Heh. Müzikten anladıkları yok, vızırdayıp tepinmekten başka bir halt becerdikleri de yok."

Dirseğini sahne zeminine koyarak sırıtmaya başladı. Boş brandy kadehini yere bırakıp kırmaktan çekinmeyerek sahne üstünde çalışanları incelemeye başladı. Alay etmemek için kendini zor tutuyordu.

"Bu sefer nasıl bir palyaço getirdiler acaba?"

Tao neden böyle bir yerde konser vermesi gerektiğini anlamıyordu. Yoksa bu saçma plaj tamamen varlıklı kimselerden oluşan kişiler için miydi? Böyle utanç verici bir yerde konser vermek zorunda kaldığı için şirketine lanetler okuyordu. Yanında duran siyah saçlı, uzun boylu ve takım elbise giymiş ve aslında hoşlandığı bir tip olan menajerine çemkirmekten başka birşey gelmiyordu elinden.

"Tanrı aşkına ben bu kadar düşük seviyeli bir sanatçı mıyım? Tamam grubumdaki diğer üyeleri anlayabilirim. Ama ana vokal olarak bu kadar kötü bir yerde konser vermeyi haketmiyorum. Sanki burada konser versek ne değişecek ki? NİYE DİĞER GRUPLAR GİBİ BİR STADYUMDA KONSER FALAN VERMİYORUZ?!" diye bağırmaya başlamıştı. Kendini frenlemesi gerekiyordu bu durumda. Bir süreliğine derin nefesler alarak gözlerini kapadı. Grubunun en küçüğü olan Zhi Cheng'in omzuna attı elini. Çocuk saçları sarıya boyalı,beyaz tenli, ufak tefek ve sevimli bir tipti. Yüzünden de anlaşılabileceği üzere kavga tarzı şeyleri kaldıramıyordu. Tao'dan korkmuştu, bu yüzden onu teselli etmek için sıkıca sarıldı.
"Biliyorsun Zhi Cheng, bu grupta en sevdiğim sensin, bu işi falan da hep senin için kabul ettim." diyerek diğer grup üyelerine dil çıkardı. Küçüklere sevgi konusunda ustaydı.

Sahne daha öncekilere göre biraz daha ufaktı. Çoğu kişi plajda yüzüyordu,ilgi çekmek zor olmayacaktı. Sahne arkasında grup üyelerinin mikrofonlarını kontrol etti. Dansederek şarkı söyleyecekleri için kulaklarına takılı ufak mikrofonlara sahiptiler, ki o tarz mikrofonlar da sesi algılamada çok iyi olmayan mikrofonlar oldukları için iyice yüzlerine sabitliyordu. İyi bir grup lideri olduğu söylenebilirdi. Sahnenin köşesinden dışarıya baktı. Görünüşe göre konseri duyanlar toplanmaya başlamıştı bile. Ön sıralarda yine fangirl yığıntısı...

"Fanservice yapmak serbest, fazla abartmayın. Özellikle sen Lei!" diye sıranın ucundaki siyah saçlı,kaslı ve ultimate derecede çinli olduğunu belli eden yakışıklı çocuğa bağırarak. Evet,Lei bazen kendinden geçip Zhi Cheng'i öpmeye kalkabiliyordu. Bu durumda Tao araya girmek zorunda kalıyor ve şirketten azar işitiyordu.

Sahneye çıktıklarında fangirl çığlıklarından asla sıkılmayacağını farketmişti. Elini kaldırdı ve bağırdı. "Biz Breakers'ız!" Geriye kalan teferruat fangirl çığlıkları.

Genel olarak bir pop/rock/rap grubuydular. Daha ne olduklarını Tao bile tanımlayamıyordu ya. Kendisine verilen kısımları söylerken çene kaslarının kasılmasının seksi göründüğü bir gerçekti. Dansederken ise gruptan çok daha ilgi çektiği farkediliyordu. Bir zamanlar grubun dansçısı olmak isterken sesinin çok daha iyi olduğu keşfedilince ana vokal olmak zorunda kalmıştı. Hoş ya, ikisini birden de yapabiliyordu. Üstünde siyah deri bir pantolon,bot,omuzları açık siyah bir yelek vardı. Kol kasları ve sırtı görünebiliyordu. Fangirllere ziyafet olduğu bir gerçekti...


When you are having hard times, anytime I’ll be there
Come to me anytime and come into my arms
Just close your eyes and listen to my words
Nothing better than you
No one can stop me
You you you you
The way my heart feels towards you
I’m the one who wouldn’t regret
Using 24 hours in a day just for you
Just take my hand and fly

"Şu avazı çıktığı kadar bağıran, kaprisli küstah da neyin nesi?"

Henüz brandyle ayılmış olmanın verdiği etkiden olsa gerek, parmaklarıyla göz kapaklarını çekerek tanık olduğu tablonun gerçek olup olmadığını fark etmeye çabaladı. Sahnede asılı pano ve yazılara bakarak, "Ah doğru ya Çin'li bir grup çıkacak demişlerdi. Fakat..diğer üyelerin aksine şu küstah, Çin'li olamayacak kadar güzel?süslü?farklı?çekici?."

Saçlarını sarıya boyamış ufak tefek olana ve şu diğer kaslı, Çin'li olduğu her halinden belli olana baktıkça kıkırdamaya başladı Matvey. Büyük bir kahkaha mı patlatacaktı? Aslında bu tür şeylerle uğraşmaktansa, çoook farklı şeyleri tercih ettiğinden şu an yabancısı olduğu karşısındaki tablo karşısında ufak bir şok geçiriyordu.

O şokunu atlatamadan bir kaç dakika içinde sahnenin etrafı onlarcasıyla bikinili, ıslak genç kızla dolmuştu. Ve hepsi kendilerinden geçmiş bir şekilde, tamamen fantezi dünyalarının içinden sapıkça şeyler söyleyerek avaz avaz bağırıyorlardı. Özellikle de şu kaslı ve erkeksi Çin'li, sarı saçlı ufak tefek ve sevimli olana yanaştıkça kızların kendilerinden geçişleri takdir edilecek düzeydeydi.

Matvey kızlara bakarak, "Sizi ne yedirerek büyütüyorlar?" dedi ve tamamen kudurmuş fanların gazabına uğramayacak kadar geriye çekilerek şu küstah dediğini izlemeye koyuldu.
"Breakers hı?"

Matvey bir Rus olarak Çin'lileri 'siyah saç, çekik göz ve cılız bir beden' üçlemesinden ibaret sanmıştı, ta ki tuhaf bir şekilde konserini izlediği Breakers grubunun üyelerini görene dek.

Uzun süredir bu plajda olmasına rağmen bir kere bile konserlere gelmemişti Matvey. Fakat bu sefer ağlarını ören kader miydi? Her geçen salise, onun sahnedeki duruşundan;dansından..ah bu ses..pürüzsüz ve çok güzel. Anlamlı şeyleri asilce seslendiren bu ses!Ve bu hoş,güzel,çekici ayrıntıları tamamlayan oldukça ilgi çekici bir fizik;'Taaanrım o kıyafet?! Baştan çıkarılıyorum, uyarılmış bu halim de neyinnesi?!' Yetmiyormuş gibi masum bir ten ve seksi yüz hatları..iştah açan türden.

Elini iki gözünün üstüne koyarak sırıtmaya başladı Matvey. "Ne oluyor bana? İzinli olduğum tek gün konser izliyorum? O da yetmiyor şu atarlı, şımarık, küstah Çin'liden mi etkileniyorum?"


"Siktir etsene, kimseyi kurtarmadan sadece yüzebilirim bugün." Evet, kendi kendini ikna ederek isteksiz adımlar atarken bile arkasını dönüp bakmadan edemiyordu.

Konseri her zamanki gibi şarkılarını söyleyerek ve sahne şovları yaparak bitirmişlerdi. 10 kişilik kalabalık bir gruplardı ve liderleri, yani en büyükleri Tao olduğu için her zaman sahneden onları indirdikten sonra çıkması gerekiyordu. Dansçıları Xin Yuan'ın arkasından sahneden iniyordu. Kaybolmadan önce son kez fanlarına el salladı. Beklediği kadar fazla bir fan kitlesi olmamıştı tabi. Her ne kadar plajın tamamını çekmiş olsa da normalde verdiği konserlere kıyasla daha az kişi vardı.

"Herkes odalara beyler,marş marş! 1 hafta bedava tatilimiz başlıyor ahaha! " diye tamamladı cümlelerini gülerek. Shen' in iğneleyici bakışlarına marus kaldığında "Sanki kendi paramızla da kalamazdık." cümlelerini duyunca yıkıldı.

"Gege'n ile böyle konuşma Shen~!" sözleriyle Shen' in boynuna atladı." Taşı beni." Shen grubun en güçlüsü, rapçisi ve aynı zamanda 2.dansçısıydı. Saçları yandan kazınmış,ortaları sarıydı. Boyu bir çinliye göre fazla uzundu ve iri yapılıydı. Tüm üyeleri gibi Tao Shen'e yavşamayı da seviyordu. Kardeşçe canım...

Hazır plaja gelmişlerken suya girmeden olmazdı. Yong Chun ile paylaşıyordu odasını. O da kızıl ve kısa saçlara sahip,kolları kaslı ancak fazla uzun olmayan birisiydi. Yüz hatları fazla sertti ve ses tonu fazla kalındı. Grubun ana rapçisiydi.

"Ben biraz yüzmeye çıkıyorum. Lei' ye dikkat et. Kızlara falan sarkmasın." Yong Chun ise her zamanki soğukluğuyla bakarak yatağına atladı ve televizyonu açtı. "Giderken yanına güneş gözlüklerini al." Başıyla onayladı ve havlusunu omzuna atarak en alt kata indi. Çok daha lüks yerler gördüğü söylenebilirdi. İşi bile gruba tatil yaptırmak için kabul etmişti ya... Tüm yıl her ülkede konser veriyorlardı. Şirketleri de çok üstlerine geldiği için ancak bu şekilde tatil imkanı bulabiliyorlardı. Üstünde kırmızı-siyah kareli, kısa kollu bir gömlek vardı ve önü açıktı. Hafif yapılı ve bembeyaz olan vücudunu sergilemeyi sevmese de yaz olduğu için böyle geziyordu. Altına giydiği siyah şort ile ise kıyafetini tamamlamıştı. Plajda bile farklı bir moda anlayışına sahipti. Gözlüğünü çıkarmamayı tercih ediyordu. Tanınmamak ve ilgi çekmemek onun tatilindeki en önemli unsurdu.

Yapay plajın en uç kısmına giderek şezlonglardan birisine gömleğini ve havlusu koydu. Suya beline kadar girdiğinde kendisini yapay dalgalara bıraktı.

"En azından yosun yok." diye söyleniyordu. Havuzun çevresinde kimsenin olmadığı tarafındaydı, tek başına kalmak en iyisiydi. Yorulmuştu, kollarını bile kaldıracak hali yoktu. Dinlenmek yerine suya girmek ona daha cazip gelmişti.


Not : Gege = older brother = hyung = onii-sama falan filan.

Plajın yüzmek için pek tercih edilmeyen arka taraflarına belirli aralıkla yapay kayalar konmuştu. Bir çok şeyin yapay olduğu bu plajda Ivan, uzandığı yapay kayanın üzerinde hiç de yapay olmayan arzularıyla baş etmeye çalışıyordu. Plajın nemi ve sıcaklığı her zaman belirli bir dengede tutulurdu..buna rağmen git gide ısındığını ve ısısının buharıyla ıslandığını hissediyordu.

"Onunla alakası olabilir mi? Yo... Hayır. Olmamalı."

Kendi kendine mırıldandığı o anda! İçindeki arzu odacıklarını tutuşturup aleve veren, adını bilmediği o küstah Çin'liyi görmese...Belki kendisini birazcık kandırıp daha rahat hissedebilirdi. Küstah ama çekici Çin'li ve suyla ıslanan vücudu olduğu gibi karşısındaydı. O görmese de, Matvey onu görmüştü. En yüksek yapay kayada oluşundan memnun, gizlenmeyi düşünmeyerek onun her hareketine gereksiz miktarda bir dikkatle odaklanmıştı Ivan.

'Yorgun görünüyor...Peşlerinde dolaştığı sürüsüyle yaptığı iş fazlasıyla zorluyor olmalı. Hem o vücudu ve teni,eforu..başka şeylerde kullanmak varken ne ziyan.'

Olamaz! Neler söylüyordu böyle... Gözlerini kocaman açarak irkildi ve hemen sıkıca gözlerini yumdu. Bir kaç derin nefes, bir kaç ay önce kaybettiği teyzesinin ölümünü daha da dramatikleştirerek acı çekmeye çalıştı. Ah, boşuna boşuna. Kontrolünü kaybettiren bir zaaf sahibi olmaya başladığını anladığı; o iliklerine kadar çekici,kaprisli Çin'liye tamamen gözükmeyecek şekilde yapay kayanın diğer ucuna uzandı. Dibindeki zaafı unutmaya çalışarak devasa plajın açık tavanından gökyüzüne bakmaya başladı.

"Bir Çin'li ve bir Rus, ikisi de erkek. Bu fasıl tutmaz Matvey."