Yaoi RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yaoi RPG

Shounen Ai ve Yaoi....
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Eve Dönüş

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPerş. Mayıs 19, 2011 10:28 pm

Sonunda Eyes’in evine dönebilmiştik. Ne diyebilirim ki, şu lanet doktor peşimi bırakmamıştı. O gece hemen ayrılmış olmama rağmen peşimden ne dolaplar çevirdiğini merak etmiyor değildim. Çok önemsediğimden değildi gerçi; yine de bir insanin nasıl bu kadar karışık ve ikiyüzlü bir psikolojisi olabiliyordu. Benim gerçek yaşamımı öğrenmek için Eyes’i çıkartmayacaktı neredeyse. Eyes’in hatırlamadığı için bir sorunu olduğunu sanmıyordum, zira orayı kendi evi gibi sevebilmişti. Ama ben buna dayanamazdım, Eyes’, istediğim gibi saramamış kaç gündür ondan beslenememiştim; hepsi şu lanet doktor yüzünden. Neyse ki izin almıştı ve yerine geçen doktor daha normal bir ilgisizlikteydi. Böylece Eyes’i oradan çıkarıp eve getirmeyi başarmıştım geçen gece. Aslında neden hala burada olduğumdan ben de emin değildim. Sonuçta başka yere çekilmem mümkündü. Yinede onun yanından bir süre ayrılmamak yapabileceğim en iyi hareketti. Dün çok yorulduğu için uyuya kalmıştı; bende koltuğu olmayan evinde, daha karanlık bir bölgede yere oturarak sırtımı duvara yaslamış tüm gece uyanık kalmıştım. Açıkçası şimdi pek sabah değildi. Neredeyse Eyes on saati geçkin uyumuştu. Uyuyor muydu odasında onu da bilmiyordum. Öğrenmek için dibine girmek içimden gelmiyordu. Saat akşama yakin sayılırdı. Bir saate güneş batmış olurdu ve bu benim için iyiydi. Çünkü şu son birkaç günde çökmüştüm, güçsüzleşmiştim. Benim gibi biri için bu kadar kısa süre kan içememek büyük bir kayıptı. Havanın kararmasıyla birlikte gitgide artan susuzluğumun son noktaya ulaşacağını söyleyebilirdim. Ayrıca Eyes nedeniyle geceye göre daha ‘aydınlık’ alanlarda bulunmuş olmak da beni yıpratan bir faktör olmuştu. Kan içerek çabuk yenilenebileceğimi düşünürken içeriden gelen bir sesle uyandım, düşüncelerimden.

“Günaydın, Eyes. Umarım daha iyisindir.”
Dedim onun odasının kapısını hafif aralamış bir biçimde gerisinde dururken. Daha sonra kapıyı iyice açarak halen hatırlamadığı yüzümü gösterdim. Tüm bu zaman boyunca onun evinde durmuş olmamdan rahatsız olmamasını yahut korkmamasını umarak.

out: bu sefer oldu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPerş. Mayıs 19, 2011 10:49 pm

Olaylar sanki çok hızlı gelişmişti. Hastaneye alışırken öğretmenim beni oradan çıkardı. Ama doktorlardan öğrendiğim kadarıyla hiç akrabam yok. Ailem ölmüş filan. Bunların hiç birini anımsamadığım için canımı yakmıyor. Yine de gece uzanmışken bir anıyla doldurmak zihni, güzel olabilirdi. Benimse her saniyemde o adam vardı. Uzun boylu ingilizce profesörü. Beni hastanedeki odamdan çıkardığında eve gittimizi düşündüm. Sonra uyuyakalmışım sanırım.
Gözümü açtığımda hava hala karanlıktı. Güneş ilk ışıklarını sermemişti yerüyüzüne. Esneyerek yerimden doğrulurken bir ses duydum aniden.

“Günaydın, Eyes. Umarım daha iyisindir.”

Onu görünce gülümsedim uyumaktan kızarmış yüzümle. Yataktan aşağıya sarkıttım bacaklarımı ve ayağa kalktım. Gerindim yavaşça. Sonra başımı ona çevirdim.

"Günaydın. Burası neresi?"

Çevreme bakındım. Bu kocaman yatak, aynalı giysi dolabı, yan taraftaki başka bir ayna bayoya açılan kapı -açık olduğu için görmüştüm yoksa hiç aklıma gelmezdi banyo olduğu- değişik resim tabloları -manzara daha çok-... Bu oda epey karışık gibiydi ama aslında sevimliydi. Ona doğru yaklaştım. Başımı geriye atıp yorgun gözlerine baktım.

"Neyin var? Yorgun gibisin? Uyumadın mı yoksa?"

Belki de açtı. Ama onun yanı sıra bende acıkmıştım. Bu evin mutfağı nerede idi acaba? Yanından geçip gittim ve odaları gezmeye başladım. Bir diğer oraya girdim. Şaşkınlıkla kalakaldım. Kocaman olan bu oda, baştan aşağıya kitaplarla doluydu. Aslında kenarda duran devasa müzik seti ortamı güzelleştirmişti. Kitaplıklardan gözümü alıp ortadaki koltuğa baktım. Tekli bir koltuk vardı. Önünde de ayak uzatabilmek için bir şeyler. Dergiler saçılmıştı masanın üzerine. Sanki herşey koltuğun çevresindeydi. Odaya bakarken bir kaç adım içeri attım. Duvardaki boyamalardan başımı çevirip aldım ve diğer odayla buranın alakasının olmadığını düşündüm. Çevreme bakınırken arkama dönmeden ona seslendim.

"Çok güzelmiş burası. Ama ben acıktım. Yiyecek bir şeyler var mı bu yerde?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyCuma Mayıs 20, 2011 3:48 pm

Beklediğim tepkilerin aksine gülümsedi hoş bir şekilde. Bu eski Eyes’e hiç uymuyordu bir bakıma. Anıları onunla birlikte olsaydı ağırlığından somurturdu genelde. Unutmuş olmanın verdiği rahatlıkla gülümsüyordu şimdi. Ona bakarken kesinlikle bundan rahatsız olmuş değildim. Gülümsemesi şu ana kadar gördüğün erkek ve kadınların çoğundan güzeldi. Geri tepki olarak gülümsesem de, biliyordum ki benim gülümsemem hiçbir nazik zaman olamamıştı; aksine daha kötüce bir şeyler planlıyormuş gibi gözükürdü. Bu nedenle bunu olabildiğince kısa tutmaya çalıştım ve o mavi gözlerini bana çevirdiğinde yapmayı kestim. “Günaydın. Burası neresi?” Tüm gece boyunca burayı görünce bir şeyler hatırlayacağı düşmesini beynimde gezdirmişken şimdi bu cümleyi duymak ağır geliyordu. Tabii burayı ne kadar önemsediği ile de alakası vardı. Demek ki bu evi değil de, İngiltere’yi filan görseydi hatırlardı. Zaten hastanede ailesinin neden şimdi onunla birlikte olmadığını öğrenmiş ancak pek umursuyormuş gibi tavır alamamıştı. Hatırlamak için denediğini bile sanmıyordum. “Neyin var? Yorgun gibisin? Uyuyamadın mı yoksa?” Çevreyi incelemesine şaşırmadım. İlk defa gelmiş biri gibiydi. Başımı hayır anlamında sağa sola sallamamı bile, gözü etrafta olduğu için gördüğünü sanmıyordum. Önce yatak odasını inceledi, hemen ardından da yandaki büyük odaya girdi. Eh, dairesi de bu kadardı zaten. Çok büyük sayılmazdı ama onun için idealdi sonuçta. Evi hala dağınıktı; açıkçası buraya geldikten sonra o dağ yığını oluşturan büyük bir çoğunluğu kitap olan çeşitli eşyaları toplamayı düşünmemiştim. Pek ev toplayan biri değildim, onun yerine her zaman düzenli olmayı tercih ederdim. Gözünün müzik setine takılması dikkatimden kaçmamıştı. Sonuçta onun gibi müzikle vakit geçiren biri için bunu hatırlamamak imkansızdı. Yine de mutlu gözüküyordu, kendi hatırlayamadığı evinde olmaktan. “Çok güzelmiş burası. Ama ben acıktım. Yiyecek bir şeyler var mı bu yerde?” Güzel soruydu. Onun evi olduğu için nerden bilebilirdim ki? Ona yaklaşırken sevdiğim kokusu artmaya başladı. Ben de açtım, onun kanına…

Kendimi zorlukla ondan uzaklaştırırken öncekinden daha kısık bir sesle konuşmaya başladım. “Burası senin evin, Eyes. Hatırlamıyor musun? Yatak odan, Geniş salonun, müzik aletlerin, kitapların, giysilerin… Hepsi, sana ait her şey, Eyes.” Ona yeniden ve yeniden adini söylemek ilginçti ama unutmaması için yapabileceğim tek şey olduğunu düşündüm. Mutfağına doğru gittim, zaten başka oda da yoktu. Kapıyı araladım. “Mutfak burada. Bakalım evinde yiyecek herhangi bir yemek bulabilecek miyiz?” dedim iç çekerken. Buzdolabını açıp içini görebilmek için eğildim. Yüzüme gelen soğuğa pek aldırmadan yemeklere baktım. Hazır soğuk Japon yemeklerinden gördüm. Anlaşılan pek yemekte yapamıyordu. Onlardan birini çıkardım. Tabii ki ben de bilmiyordum, uzun süredir insan yemeği olan sebze, meyve türü şeyleri yemediğim için. Milatlar öncesindeydi benim için yemek yeme algısı. Mikrodalganın içine koyup ısıtma tuşuna bastım. Neyse ki teknoloji ile aram o kadar kötü değildi; kullanmıyor olsam dahi. “Birazdan hazır olur.” Dedim. Sandalyeyi çekip oturdum. Dirseklerimi masaya dayayarak güç alıp durdum öylesine. Ona baktım. Biliyordum bir şeyler söylemem gerekiyordu ama ne yapabilirim, konuşmayı çok seven biri değildim ve Eyes’in hakkında başkalarından öğrendiğim şeyler dışında bilgim yoktu. Ellerimle siyah saçlarımı karıştırdım umutsuzca sonraki hamlemin ne olacağını düşünürken. Mikrodalga dan piştiği anlamına gelen o küçük cızırtılı ses duyuldu, hayallerim onun kanının tadına doğru kayarken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyCuma Mayıs 20, 2011 4:39 pm

“Burası senin evin, Eyes. Hatırlamıyor musun? Yatak odan, Geniş salonun, müzik aletlerin, kitapların, giysilerin… Hepsi, sana ait her şey, Eyes.”

Benim evim? Hastanedekiler zengin olduğumu söylemişti ama bir evimin olacağı hiç aklıma gelmezdi. Bu bana epey değişik gelmişti.

“Mutfak burada. Bakalım evinde yiyecek herhangi bir yemek bulabilecek miyiz?”
O kayboldu başka bir yerde. Bense hala o odadaydım. Müzik setine doğru yanaştım. Çevreye bakındım ve bir yığın müzik çeşidi gördüm. Müzik setini incelerken içinde bir şeyin durdurulmuş olduğunu gördüm. Bastım tuşuna ve tatlı notalar odayı doldurdu. Kısa süre dinledim ve dudaklarımdan bir kaç sözcük döküldü istemsiz olarak.

"Vivaldi? Four seasons winter."

Şaşkınlıkla kalakaldım öylece. Sonra neşeli bir şekilde mutfağa koştum. Aslında ilk olarak oraya gitmem biraz tuhaftı ya neyse. Aradığım kişi ise oturuyordu. Üzerine doğru atıldım heyecanla.

"Şu müzik. Vivaldi mi?"

Gözlerinin içine baktım merakla. Doğru olmasını umuyordum. Ellerimi omuzlarına koydum. Ama o sanki biraz tuhaftı. Yorgun görünüyordu. Bir elimi yanağına koydum.

"Sen pek iyi görünmüyorsun!"

Endişelenmiştim onun için. Beni gerçek dünyaya bağlayan tek şey oydu. Mavi gözlerimle onun yüzüne baktım. Sonra garip bir şekilde biraz geri çekildim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPtsi Mayıs 23, 2011 2:09 pm

Yemeği mikrodalgada hazır bir şekilde beklerken Eyes anlaşılan içeride müziklerle oynuyordu. İçeriden çok hoşuma giden müziklerden biri olan Vivaldi’yi duydum. Sonuçta ben de uzun süre müzikle uğraşmıştım. Kimsenin, en azından normal birinin uğraşamayacağı kadar uzundu bu süre. Birçok aleti düzgün bir biçimde çalabilmem herkesi şaşırtırdı elbet, benim içinse fazlasıyla normaldi. Binlerce yıldır bu dünyadaydım, artık bir insan değildim. Tüm bu düşüncelerle yeniden içimi karartmak üzereyken Eyes büyük bir neşe içinde mutfağa girdi. “Şu müzik. Vivaldi mi?” Sesi ne kadar heyecan dolu ve canlıydı. Çünkü o benim aksime bir insandı, yaşıyordu. Bana bakarken üzerimdeki ‘yorgunluğu’ ya da onun bilmediği bir biçimde, vampir oluşumdan dolayı kana susuzluğumun verdiği güçsüzlüğü görmüş olmalıydı. Heyecanı bu halimi görünce sönüverdi. Mavi gözlerinde parlayan endişe beni nedense hain bir şekilde gülümsetecek kadar sevindirmişti. Bir elini yanağımda hissedince az kalsın kendimden geçiyordum, neyse ki uzun yıllar kendimi kontrol edebilmemi sağlıyordu. Bir elimi onun elinin üzerine koydum.
“Sen pek de iyi görünmüyorsun!” Gözleri yüzümde gezindiğinde sanırım benim bir insan olmadığımı içgüdüsel olarak anlamış olmalıydı, geri çekildi. Ben de elimi çekerek onu serbest bıraktım. Henüz zorlamak için çok erkendi. Ayağa kalkıp omuzlarından tuttum onu. Etrafımda dans edercesine çevirdim ve hızlıca karşımdaki sandalyeyi çekerek onu karşıma oturttum. Onun insan beyni ne olduğunu bile anlayamamış olmalıydı. Karşısına oturmadan önce mikrodalgadan yemeği çıkarıp karşısına koydum. Sandalyeye sessizce otururken ona sordum. “Acıkmıştın değil mi? Yemeğin hazır.” Daha sonra onu izledim. Çok açtım, ona, kanına, bedenine. Ama biraz daha güçlenmeden ona ellemeyecektim. Kafası o kadar karışmıştı ki hastaneden çıkarken. Her şeyi unutmuş gibiydi ve sanki bir an da Japonya da uyanan biri gibi etrafına bakınıyordu. Evini bile hatırlamaması da vardı. Biraz daha sabretmeliydim. Gözlerimi kapattım başımı elime dayarken. Geçmişi düşündüm. Romalı dönemlerini. Tüm Avrupa’yı. Sevdiğimi düşündüğüm diğer insanları. Beni aldatanları. Hiç unutamadığım o kadını.
“Afiyet olsun Eyes.” Biliyorum ki bu ona biraz garip gelmiş olmalıydı. Sonuçta ben normal insan yemeklerinden yiyemiyordum. Ama bunu ona söyleseydim, çıldırırdı belki de. Belki hatırlamadığı için bunu olağan bir şey sanabilirdi. Hayır, hatırlardı büyük ihtimalle. Açtım, çok açtım. “Bu arada, az önce söylediğin şey doğruydu. Müzik, Vivaldi’nin.” Dedim ona dönerek. Sırıtmaktan çok hafif bir tebessüm koydum yüzüme daha çok korkmaması, endişelenmemesi için. Çok iyi rol yapabilirdim. Tüm herkese. Okulda diğer çocuklara güldüğüm gibiydi şimdi de. Sevimli ve zararsız, az da olsa çekici. Ama ona oynamak istemiyordum. Yüzümden gülümseme yavaşça kayboldu bu nedenle ama pat diye somurtmadım. Onun yerine doğal tipim olan net biçimde tepkisiz baktım. Bu şekildeyken kimse anlayamazdı duygularımı veya düşüncelerimi. Gözlerin ise Eyes’in üzerindeydi. Keşke onun düşüncelerini okuyabilsem diye iç geçirdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPtsi Mayıs 23, 2011 7:17 pm

Birden kendimi sandalyede oturur buldum.
“Acıkmıştın değil mi? Yemeğin hazır.”
Teşekkür edecektim ki gözünü kapattığını gördüm. Bir şey söylemedim bu yüzden. Kibarca yemeğe koyuldum. Ama yerken farkında değildim İngiltere Kraliçesi karşımdaymış gibi yemek yiyordum.
“Afiyet olsun Eyes.”
Ona baktım. Neden yemek yemiyordu? Belki de hastaydı. Onun yüzüne dokunduğumda buz gibiydi.
“Bu arada, az önce söylediğin şey doğruydu. Müzik, Vivaldi’nin.”
Bu sözleri üzerine gülümseyince bende ona eşlik edercesine gülümsedim.

"Harika!" dedim rahatça ve bir lokma daha alıp hızlıca yemeği bitirdim. Daha sonra ellerimi yıkadım ve müzik odasına bir koşu gittim. İçlerinden bulduğum hareketli bir müziği açtım. Onun neşesi yokmuş gibiydi belki de bu yerine getirirdi. Yanına gittim ve onu çekiştirerek büyük odaya getirdim. Bir elini iki elimin arasına aldım ve havaya kaldırdım. Gücüm anca bir tanesine yetiyordu. Gülümsedim ve neşeli bir şekilde:
"Dans etmeyi biliyorsundur!" dedim.
Kendi eksenimde bir tur attım sonra ona baktım. Yorgun gibiydi. Onu çekiştirdim ve büyük piyanonun yanınma getirdim. Piyanonun üzerine tırmanıp oturdum. Onu kendime çektim ve -anca yüzünün hizasına yaklaşabilmiştim- elimi yanaklarına koydum.
"Bak! Buz gibisin. Üşüyor musun?" dedim.
Sonra nedensiz bir şekilde arkama baktım. Ve başıma saplanan bir ağrıyla elim yüzüme doğru gitti. Gözümün önünde tuhaf şeyler canlanmıştı. İtirazlar, çığlıklar ve mide bulandırıcı bir his... Ne olduğunu bilemiyordum fakat bundan epey rahatsız olmuştum. Dizlerimi kendime doğru çekince dengemi sağlayamadım ve piyanonun üzerine yattım. Ama görüntüler karmaşıklaştı ve kendi sesimi duydum çok net bir şekilde. 'Neden ben?' Evet, kesinlikle bunu duymuştuım. O hisle birlikte yerimde doğruldum ve başımı ovuşturdum. Sesler ve o garip görüntüler geldiği gibi gitmişti. Şimdi zihnimde derin bir sessizlik vardı sadece. Ürkütücü bir sessizlik...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptySalı Mayıs 24, 2011 3:58 pm

“Harika!” Gerçekten beğenmiş miydi, yoksa yemeği yiyişi gibi kibarlık mı taslıyordu? Yemek için söylememiş olabileceği geldi aklıma hemen ardından. Ama o kadar neşe doluydu ki ne desem kabul edebilirdi. Tabii ki… Gülümsedim haince, ama öyle bir şeyi kabul etmezdi. Kendini hala saf sanan biri olarak, düşünemezdi bile. Sonunda yemeği bitirdiğinde masadan kalkıp ellerini yıkadı. Hafızası kayıp olsa da, hatırlıyordu alışkanlıklarını, yaptığı şeyleri, müzikleri… zaten doktorun demiş olduğu gibi, yavaş yavaş hatırlayacaktı ve birden açılacaktı bilinci. İçeriden gelen bir müzik onun ve hafızası hakkındaki sorularımı sildi aklımdan. Beni odaya götürdü. Ardından fazlasıyla hızlı sayılabilecek bu müzikte dans etmeye başladı kendi kendine. “Dans etmeyi biliyorsundur!” Gülüverdim birden. Elbette biliyordum. Ama şimdi çok gereksizdi. O kendi kendine çok eğleniyor gibi duruyordu. Alaycı gülüşümü durdurduğumda ona baktım gıpta ile. Hafızasını kaybetmesi ondan bir şeyleri silmiş gibiydi, üzerinden büyük bir yükü, o deneyimlerin verdiği ağırlığı kaldırmış olmalıydı. Keşke ben de hafızamı kaybetseydim bu kadar çabuk. Unutsam ve bir daha hatırlamasam... Yeniden öğrenmek için fazlasıyla zamanım olacaktı ne de olsa. İç çektim. O ise karşı tepki olarak kıyafetimi çekiştirmeye devam etti. Piyanonun yanında durduk. Piyanonun üzerinde otururken ne kadar seksi durduğunu düşündüm içimden. Ona orada sahip olmak istedim. Tabii cinsellik zevklerimden daha büyük sorunumun olması bunu engelleyecekti; açlık. Yüzümü avuçları arasına aldı bir kez daha. Ondan bu denli şefkat görmek beni yumuşatıyordu açıkçası. Gözleri, gözlerimin hizasındaydı böyle otururken. Başımı azıcık eğseydim kolaylıkla ulaşabilirdim boynuna; sıcak, kan dolu damarlarına.

“Bak! Buz gibisin. Üşüyor musun?” Yazık. Bu çocuğun bil benim için böylesine derin bir endişe duyması ona karşı acıma hissi uyandırdı bende. Kim bir yaratık için endişelenirdi ki. Onu parçalayıp kanını içmek isteyen bir yaratık için kim bu derece özen gösterirdi. Vücudunu ele geçirmek isteyen birini kim düşünüp; evinde, yanında kalmasına izin verirdi. Eyes bunları bir bilseydi, hatırlasaydı… Elini yüzüne kapatınca korktuğunu düşünüp geri çekildim. Piyanonun üzerine uzanır bir biçimde –savunmasızca- yatıvermişti. Ayrıca, neden korkabilirdi ki; sonuçta hatırlayamazdı. “Eyes, iyi misin?” Onu tutup kendime çekmem lazımdı, piyanonun üzerinden kaldırmam. Hayır, ona dokunmamalıydım. Çünkü dokunduğumda, eğer dokunursam ben… Yeniden doğrulduğunda başını ovuşturuyordu. Az önce çarpmış olabilirdi; lakin ses çıkarmamıştı. O halde ağrıyordu çünkü kaybettiği şeyler yerine geri gelmeye çalışıyorlardı. Ellerimi onun omuzlarına koyduğumu fark ettiğim zaman ise geri çekmek için çok geç kalmıştım. Ellerimi sırtına doğru ilerletip ona sarıldım. Onu hafifçe kendime doğru çekmiştim sarılırken, yine de hala piyanonun üzerindeydi. Kafam ise kafasının yanındaydı. Kulağına doğru arzulu bir sele adini fısıldadım. “Eyes, üzgünüm…” Az sonra yapacaklarım onu korkutacaktı kesinlikle. Ama daha da kötüsü ikinci kez ayni şoku yaşayacak olmasıydı. Şimdiye kadar ısırdıklarıma hiçbir zaman yaşatmamıştım çünkü onları ikinci ya da üçüncü kez ısıracaksam unutturmamıştım o hissi. Ama Eyes’te olan şey benim kontrolüm dışındaydı. Zaten iyice sivrileşmiş olan dişlerimi batırdım onun yumuşak boğazına, tam daha önce ısırmış olduğum; ancak çoktan izi geçmekte olan yerden yaptım bunu. Kanı çıkıyordu, ama bir kere kendimi bırakmıştım ve kontrol etmezcesine daha sert bastırdım dişlerimi. Kanı daha yoğun ve daha çok aktı. Vücuduna bastırarak hafifçe piyanoya yatırdım onu, kendimde üzerinde olacak biçimde. Kanı kıpkırmızıydı, hiç durmayan bir şelale gibi akmaya devam ediyordu. Bu his tarif edilemezdi. Neredeyse aklımı, benliğimi kaybedecektim. Vücudundan aşağılara kadar akmıştı kani, onu tutmakta olan ellerime bulaşmıştı. Sol elimi vücudundan çekip beyaz saçları arasında dolaştırırken ve daha rahat emebilmek için kafasını hafifçe yana çevirirken bile dokunduğum yerler onun kanı ile allaşıyordu. Tüm vücudumun inanılmaz bir güç ile dolduğunu hissedip beynim yeniden kontrolü ele alınca ne kadar çok kanının çıktığını fark ederek korkuya kapıldım. Dişlerimi yavaşça çektim boynundan. Hala hafifçe kan sızmakta olan; ancak kıpkırmızı olduğu için neresinden sızdığı ayırt edilemeyen boynunu yaladım usulca. Ona, vücuduna aşırı bir şekilde zarar vermiş olduğumun bilincindeydim.


En son Raymond A. Grosvenor tarafından C.tesi Mayıs 28, 2011 10:58 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptySalı Mayıs 24, 2011 5:14 pm

"Eyes, iyi misin?"

Onun yüzüne doğru baktım. O ise sadece beni kendine çekip sarıldı. Kısa süre öylece durduk.

“Eyes, üzgünüm…”

Ne için özür diliyordu ki? Sonuçta bunlar onun hatası değildi. Bende kollarımı ona saracakken bir acı tüm vücudumu kavurdu. Ne olduğunu anlayamamıştım sadece o benim 'boğazımı mı ısırıyordu?' Geriye doğru devrildiğimde sırtımda piyanoyu hissettim. Donup kalmıştım sanki. Başım yana doğru çevirdiğinde usulca dönmüştü boynum. Ona sıkıca sarıldım. Tiremeye başlamıştım. Korku şu an duyduklarımı tarif edemezdi. Daha çok şaşkınlıktı yaşadığım. Saçlarımda gezinen parmaklarını hissettiğimde ağlamak üzereydim. Derin derin nefes almaya çalışıyordum. Yavaşça geri çekildiğini farkettiğimde gözlerimin önünce siyah noktalar uçuşmaya başlamıştı. Yutkunmaya çalıştım fakat olmadı.

"Sen va.. vampir...sin?" dedim dehşet içinde.
Siyah noktalar büyüdü ve derin bir karanlığa gömüldüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPtsi Mayıs 30, 2011 3:59 pm

Tüm vücudu titrerken sadece bir iki söz çıktı ağzından. “Sen va… vampir... sin?” Sesi korku doluydu. Ardından vücudu bir anda kollarımın arasına düşüverdi. Lanet… Çok fazla kan emmiş olabilirdim. Onu kan komasından öldürmek istemiyordum. Ama onu bu şekilde hastaneye de götüremezdim. Hastanede ne diyecektim? Boğazındaki ısırık izini ve aşırı kan kaybını görünce anlamayacaklar mıydı sanki? Bir yandan düşünürken onu kucağıma aldım yan çevirerek. Hastanedeki şu gıcık doktor ne diyecekti? İyice üzerime gelecek ve anlayacaktı belki. Bir şekilde halledebilirdim tabii ki onu, yine de iki saat onun konuşmasını dinlemek yeterince kötü olurdu. Ya da hipnoz etmeye uğraşmak, öldürmek ve cesedini yok etmek. Hem arkasından arayabilecek birileri vardı, şu sarışın çocuk. Onu da öldürmek zorunda kalacaktım ve onları tanıyan birçok kişiyi. Bu olay dikkat çekecekti ve sanırım bu sefer İrlanda’ya falan gidecektim. Düşüncelerim beni bile tiksindiriyordu. Bu işi halletmenin başka bir yolu olmalıydı.
Başının omzuma düşmesini sağladım. Kollarımdayken benden epeyce küçükmüş gibi duruyordu. Ağırlığı benim için neredeyse sıfırdı. O kadar hafifti ki… Normal bir insan bile onu rahatlıkla taşıyabilirken benim gibi yeni beslenmiş bir vampirin onu tek parmağıyla kaldırabileceğinden emindim, ille velâkin bunu yapmayacaktım. Bu kadar hafif olması bu çocuğun içinde kaç litre kan bulundurduğu sorusunu getirdi aklıma. Kapılı olan kapıyı ayağımla itip açtım ve onun odasına girdik o kucağımdayken. Kapıdan geçmesi biraz sorun olmuştu açıkçası. Onun kafasını çarpmamak için büyük bir çaba sarf etmiştim. Bir bireyde altı litre kan bulunurdu değil mi? Ama Eyes henüz bir yetişkin değildi, hafif ve küçük bir vücudu vardı. Dört litre civarı olmalıydı kanı. Az önce ne kadar kan emmiş olabileceğimi düşündüm. Üçün üzerinde emmiş miydim? Onu yatağa yavaş bir biçimde bıraktım. Üzerinde doğru eğilip boynundaki ısırmış olduğum yere baktım. Bu çocuğun ölmesi benim için büyük bir sorun olurdu. Ama en azından onu arayabilecek fazla kişi yoktu arkasında. Boynunu kontrol ettim. Kanama durmuştu. Daha sonra kalp atışını... Üzerindeki kıyafeti çıkardım ve elimi göğsüne koydum. Vücudundan o kadar kan emmiş olmama rağmen sıcaktı. Ben ise eskisi kadar soğuk değildim. Damarlarımda onun kanının yayılması ile vücudum giderek ısınıyordu. Elimi onun göğsü üzerinde oynattım kibarca, sola doğru. Kalp atışlarını tam anlamıyla bilmiyor olsam dahi onunkiler kulağa düzenli geliyordu –ne de olsa ben bir vampirdim ve kalbim bir insanınkine benzerse bile ayrı bir şekilde çalışırdı- Onu yorganın altında bıraktım yaptığım bir hamle ile. Vücudu giderek soğuyor olsa dahi içimden bir ses her şeyin iyi olduğunu söylüyordu. Eyes’in kalbi atıyordu ve kanaması durmuştu. Dinlenirse eminim ki geçecekti, umarım ki bunlar sadece kendimi avutmak için söylediğim şeyler olmasın. Yüzüne doğru eğildim, nefes alış verişinin sesi göğsünün iniş çıkışı kadar netti. Yine de içimde büyük bir karamsarlık, aniden ölüp gideceğini söylüyordu bu çocuğun.
“Eyes…” yanağına bir damla düştüğünde şaşırmıştım. Bu benim terimdi. Onun sıcak kanı, uzun süre kan görmemiş vücudumda, damarlarımda delice akıyordu. Bu bedenime öylesine bir güç vermişti ki, şu anda Everest’i bile koşarak tırmanabilirmişim gibi hissediyordum. Belki de böyle anlarda bedenim seks yapmaya ihtiyaç duyuyordu. Üzerimdekileri çıkardım, belki bu beni bira olsun sıcaktan kurtarır diye. Ama biliyordum ki bu sıcak öyle normal bir sıcaklık değildi ve ben insan bile değildim. Terlememe de çok şaşırmıştım bu yüzden. Yorganı yandan hafifçe kaldırıp Eyes’in yanına uzandım. Kollarımı onun çıplak üst bedenine sardım ve başımı göğsünün üzerine bıraktım. Kalp atışlarını dinlemek istiyordum, dinlemem gerekiyordu; çünkü az önceki o büyük karamsarlık hala içimde bir yerlerde saklanıyordu. Gözlerimi yavaşça indirirken, her ne kadar bedenime yeni kan girmiş olduğu için daha da dirilen vücudum şu an daha farklı bir şeyler yapmak için diretse bile, aklıma anılar geldi. Gözlerim, kapatılarak karanlığa bürünmeden önce odada ışık girebilecek bir yer var mı diye son bir kez gezindi; lakin bulamadı. Sonrası ise yeniden düşüncelerim. Aklımdan çıkmayan anılarım. Küçük ama önemli olan anılar. Kimi çok eski kimi ise… Eyes…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptySalı Mayıs 31, 2011 1:24 pm

Çığlıklar, haykırışlar, hıçkırılar... Bir rüya gördüğümün biliyordum. Çünkü şu an bahçesinde bulunduğum binayı tanımıyordum. Ağaçlar yapraklarını savuruyordu. Bense bir tanesinin altında durmuş boşluğa bakıyordum. Kulaklarımda hep aynı melodi dönüyordu.
"Neler oluyor?" diye düşünüyordum. Yerimden ayrılmak istiyordum fakat ayaklarım kımıldamıyordu. Sonra yaşlı bir adam yanaştı yanıma. Kısa süre baktım ona. Adam çekingen bir şekilde gülümsedi ve:
"Bundan sonra benimle yaşacaksın, Eyes."

Kendi hareketlerimi kontrol edemediğimi ve bunun sadece bir anı olduğunu anca anlayabilmiştim. Dudaklarım oynadı ve sesimi duydum.
"Piyanomu da alabilecek miyim?"
Adam bende yaşam belirtisi gördüğüne sevinmiş bir şekilde:
"Elbette."
Başımı tekrar boşluğa çevirdim ve o melodi kulaklarımda yükseldi.


Hızlıca gözlerimi açtım. Her yerim ağrıyordu. Kımıldamaya çalıştım fakat göğsümün üzerinde bir ağırlık vardı. Siyah saçlara baktım kısa süre. Beni ısırmıştı. Vampirdi. Tuhaf ama bu komiğime gitmişti. Elimi uzatıp başını dürttüm.
"Hey! Kaldır başını nefes alamıyorum!"

Ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Ona bakarken çıplak olduğunu görünce dehşete kapıldım. Sadece ısırmıştı değil mi? Yutkundum yavaşça. Ama hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum ve elimi uzattım boynuma. Ovuştururken ona bakıyordum. Şimdi ne olacaktı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyC.tesi Haz. 04, 2011 11:46 pm

Kıpırdanmaydı bu sefer beni uyandıran. Gözlerimi araladığımda sızılan ışığı gördüm. Güneşin hala tepede olduğunun göstergesiydi. Perdeler çekiliydi, yoksa yanıp kül olabilirdim. Tabii bu sadece söylencede; gerçekte ise o yanma hissinin acisi ile aniden uyanırdım. Kapanmış gözlerimden hala bir şekilde lanet olası güneş ışıkları giriyor ve kapalı olmasına rağmen tamamen siyah olmuyordu, çözümü daha sıkıca yummakta ve yorganın altına doğru kaymakta buldum. Hala sabah ise neden uyanıyordum ki? Bilmiyordum. Yanımdakinin bir kere daha kıpırdanması ile anlamıştım; o uyanmıştı. Neyse ki durumu düşünmüş olduğum kadar ciddi değildi. Daha sonra ise kafamda onun elini hissetmemle tam gelmekte olan uykum bir kez daha gitmişti. Ne güzel uyurken, niye böyle davranıyordu ki şimdi?
“Hey! Kaldır başını nefes alamıyorum!” Harika. Her şey yine bir kez daha ayniydi. Benim vampir olduğumu biliyordu ve benden ölesiye nefret ediyordu. Belki eskisi gibi olmasa bile yine de kin duyuyor olmalıydı, bir de öncekinden farklı olarak korkuyor olabilirdi. Aklıma yine onun benim hakkımda düşündüğü en kötü olasılıkları getiriyordum; sonuçta zihnini okuyamıyor ve okuyamayacak olduğumdan bir türlü kestiremiyordum aklında dolaşanları. Kafamı kaldırdığımda boynunu tutarken gördüm onu. Bastırdığım için o kadar morarmıştı ki bir haftadan daha fazla süreye ihtiyaç duyacaktı geçmesi için. Daha çok eskilerde kalan bir hareketi yaptım aniden, bir alışkanlık belki de bir refleks… Uzandım ve öptüm onu dudaklarından. Ancak bunu yaptıktan sonra aklıma geldi henüz cinsel ilişki içinde odlumuzu bilmediği. Tabii bir erkekle, hemcinsinle birlikte olmak hatırlanınca mutlu olacağı bir şey değildi. Özellikle de az önce verdiğim o küçük öpücükten sonra.
“Günaydın Eyes.” Sonra sanki kaçmaması için kollarımı ona sardım ve yeniden kafamı yasladım. Kaçmak düşüncesi aklıma kazayı da getirmişti. İyice kafasının gitmesini istemezdim. Örtüyü biraz daha yukarı çekerek kafamın da yukarısına çıkardım. “Çok ışık var…” ellerimi salladım büyük bir umutsuzlukla. Kendimi yana devirdim, onun üzerinde değildim artık. Kahretsin, sadece kalkıp kapatamaz mıydı?… Gerçi hiçbir perde aralık değildi. Ama bu güneşin lanet olası yoğun ışınlarını değiştirmiyordu. Bedenimde müthiş bir ağrı hissettim. Gerindim ve kıvrandım örtünün altında. Burası gerçekten havasız olmaya başlıyordu; bunda dert edecek bir şey yoktu benim için. Yatağın kenarından elimi sarkıttım aşağıya. Kıyafetlerimi yatağın kenarına atmıştın neyse ki. Yerin soğuk taşları üzerindeki kumaşı hissedince büyük bir keşif yapmışçasına mutlu oldum. Kıyafetlerimi çok boğuşmadan geçirdim üzerime. Yataktan çıkmak ve orda durmak arasında kaldım. Sabah sabah ne yapabilirdim ki? İç geçirdim. Kafamı örtünün altından çıkarıp Eyes’e baktım. “Ne yapmayı planlıyorsun?” sonra aklıma okul geldi, benim derslerim bir şekilde daha geçti en azından. Ama onun dersleri sabah erkenden başlamıyor muydu? Ah… Ama okulunun yerini de bilmiyor olmalıydı. Ayrıca Japonca da konuşmamıştı uyandığından beri. Bunlar daha en küçük sorunlar olabilirdi. Başka neyi unutmuştu acaba? “Hala okula gitmesi gereken bir öğrencisin Eyes, bunu yapabilecek misin?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPaz Haz. 05, 2011 6:29 pm

Başını kaldırıp bana baktı. Sonra da birden öptü. Bunu neden yaptığını anlayamadım. Ben ona şaşkınca bakarken o:

“Günaydın Eyes.”

Bana sarılıp yorganın altına girdi. Bana neden sarılıyordu ki?

“Çok ışık var…”

Oda da gezindi bakışlarım. Perdeler kapalıydı aslında. Tabi bazı yerler düzgünce kapatılmamıştı. Tekrar ona döndüğümde üzerini giyinmişti bile. Hemde yatağın içinde. Kafasını çıkartıp bana baktı.

“Ne yapmayı planlıyorsun?”

Bu soruyla şaşırdım. Tekrar yatağın içine süzülüp uyumayı planlıyordum.
“Hala okula gitmesi gereken bir öğrencisin Eyes, bunu yapabilecek misin?”

Okul! Tabi ki. Gülümsedim ve doğruldum yerimden. Sonra da yavaşça ayağa kalktım. Gidip perdeleri düzeltip iyice kapadım. Ardından arkadaki şeyleri indirdim. Sahi neydi isimleri? Oda neredeyse zifiri karanlığa gömüldü. Gidip lambaları yaktım. Başımı hafifçe yana eğip ona baktım.
"Okula gidebilirim. Ama yerini bilmiyorum. Sen o okulda mı çalışıyordun?"

Vampir olmasıyla ya da beni öpmesiyle bir sorunum yoktu. Anlaşılan önceden de bunu yapıyordum. Yoksa neden benimle beraber kalsın ki? Güldüm rahat bir tavırla.
"Ama okulun yerini bilmeyen beni, bu güneşte götüremeyeceğine göre, demek ki gitmiyorum."

Lambayı söndürdüm yeniden ve gidip yatağa uzandım. Esnedim ve yorganın altına girdim. Akşama kadar uyuyabilirim sanırım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptySalı Haz. 07, 2011 4:03 pm

Ayağa kalktığında okula gitmek için hazırlanmaya çalıştığını sandım. Pencerelere yönelmişti. Aniden açmasından bir an korkmuş olsam bile beklediğim şeyi yapmayarak iyice kapattı. Oda iyice karanlaşmışken sabahın köründe, benim gözlerim gece karanlığına alışkındı zaten; ancak onun insan gözlerinin şu an de net pek bir şey göremediğini söyleyebilirdim. Gece bile görmek için ay ışığına ihtiyaç duyarlardı. İnsan bedenlerimiz gerçekten de ne kadar zayıftı. Işığı bile tam anlamıyla göremezdi sıradan bir insanin gözleri, kim bilir yeterince seçici değildi belki de bu konuda. Lambaları yaktı sonra, gayet doğal olarak görmesini nemleştirmesi için. Lamba ışıklarıyla bir sorunun yoktu neyse ki, yapay olan ya da güneş olmayan her şeyle barışık yaşayabilirdim. Bana soru soran gözlerle baktığında sanki söyleyeceği kelimeleri çoktan aklından okumuştum; bunun ne kadar garip olduğunu düşünürken güldüm.
“Okula gidebilirim. Ama yerini bilmiyorum. Sen o okulda mı çalışıyordun?” hım? Bu kadar az soru sorduğu için şanslıydım aslında. Daha fazla şey sorup kafamı şişirebilirdi. Bilhassa benim hakkımda çok soru sorsaydı nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Yalan söyleyemezdim ya. Yerini bilemese bile bulabilirdi bir şekilde. Cevap vermek istediğimde benden erken davrandı. Henüz ona karşı nasıl davranacağımı bir türlü oturtamadığım için kafamda, biraz fazlasıyla temkinli olmakla beraber geç verebiliyordum, merakla sorduğu hatırlamadığı yaşantısı ile ilgili olan sorularının cevaplarını. “Ama okulun yerini bilmeyen beni, bu güneşte götüremeyeceğine göre, demek ki gitmiyorum." Sonuçta havadaki güneş bana öyle büyük bir engeldi ki. Lambayı söndürmüş ve yorganın altına girmişti çoktan, yanıma sokulmuştu. Adını fısıldadım onu kollarımın arasına alırken. Bu rahat tavrı ilgincime gittiği kadar hoşuma da gitmişti. Neden bir anda hafızasını kaybetmesiyle böylesine umarsız yaşamaya başlamıştı anlamamıştım açıkçası. Ben onu hafızasını kaybettikten sonra benden daha çok nefret edeceğini beklerken o gayet sakin biri olarak çıkmıştı. Bana hiç beklemediğim şeyleri veriyordu hatta.
“Eyes, Japoncayı hatırlıyor musun?” diye soruverdim birden. Onu biraz daha zorlamak istiyordum bu konuda. Şu anki hali daha çok işime gelse bile eski haline dönmesi için, hatırlaması için ben soracaktım bu seferde. “Yani biliyorsun.” Dedim kollarımın mesafesini genişletip onu rahat bırakırken. “Buraya yıllarca önce geldin. Ve okulun da, derslerinin hemen hemen hepsi de Japonca.” Onun omuzlarından bastırıp düz yatmasını sağlarken kendimi üstüne aldım. Ağırlığımı ona vermemek için ellerimi ve dizlerimle yatağa bastırıyordum. Sonra bir elimi onun yanağında gezdirerek çenesine indirdim ve çenesini tuttum. “Sonuçta böyle bir şeyi unutmuş olamazsın.” Dedim ve dudaklarımı bir kez daha onunkilerin üzerine bıraktım. Elimi bir kez daha çenesini bırakarak aşağı indirdim ve üzerindeki tişörtten içeri soktum elimi, vücudunda gezdirmeye başladım. Bu sefer yukarıya kaydı elim, göğüslerine doğru. Bu hareketleri onu korkutmamak için son derece yavaş yapıyordum. Kesinlikle taş gibi olan kalbim bu çocuk yüzünden erimiş olmalıydı, yoksa neden onu bu denli umursamıştım ki? Dudaklarımı çektim ve uzun öpücük son buldu. Bunu açıkçası yüzündeki ifadeyi görmek için yapmıştım. Yoksa onu sürekli öpmeye devam edebilirdim. Ama yine de korkmuş olsa bile ne yapabilirdi ki? Ona ilk zorla sahip olmaya çalıştığım zaman başıma flütle vurmaya çabalayışını hatırladım. Nedense bu anı çok komik geliyordu bana. Kan kırmızısı gözlerim onunkileri aradı. Her ne kadar gözü açık olsa da lambayı kapatmış olduğu için beni net göremezdi, yine de tepkisini merak ediyordum.

outta: niye kurgu ilerletme çabalarimi boşa çikariyorsun T^T yazamadim hiç bişiy. Diğerinde beyin durdu. Eleanore'u da yazmamişsin. Üzüldüm vallaha. -outta karşidaki insana laf sayma durumu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptySalı Haz. 07, 2011 5:24 pm

Out: Kurgu konusunda ne yapmaya çalıştığını anlasam yardım ederim herhalde. Olay nereye gidiyor ben bile anlamadım. Eleanore için de bana kızma. Ne yazacağımı hala düşünüyorum. Bulamadım bir şey.


Bana yanaştı yatağın içinde. Tek gözümü açtım karanlıkta ve onu görmeye çalıştım.

“Eyes, Japoncayı hatırlıyor musun?”

Japonca mı konuşuyordum? Kaç dil biliyorum ben?

“Yani biliyorsun. Buraya yıllarca önce geldin. Ve okulun da, derslerinin hemen hemen hepsi de Japonca.”

Sırt üstü döndürdü beni. Sonra da üzerime eğildi. Ne yapıyordu? Çenemi tutunca irkildim.

“Sonuçta böyle bir şeyi unutmuş olamazsın.”

Birden beni öpünce korktum. Sanki hastanedeki gibi bırakacak değildi. Elini tişörtümün içine soktuğunda neye uğradığımı şaşırdım. Karnımın üzerinden ilerledi ve göğsüme çıktı. Ancak dudaklarını çekince kımıldayabildim. Karanlıkta yarım yamalak gördüğüm bu adam benden çok şey istiyordu.

"Ne yapıyorsun?" dedim endişe ile ve onu omuzlarından ittim.
"Bu yaptıkların yanlış ve hoş değil. Bırak beni!"

Başıma bir ağrı sağlanınca gözlerimi kapadım. Bacaklarımı kendime çektim ve yüzüne doğru baktım. Gözümün önünde bir kaç şey canlanmıştı. Belli ki bunu daha önce de yapmıştık.

"Bu ilk değil, değil mi?"

Hayır derse cevap veremezdim. Önceden yaptıysam -ki neydim ben hala bilmiyorum- şimdi de yapmam gerekmez miydi? Ürperdim birden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPerş. Tem. 07, 2011 3:45 pm

En azından şimdiki tepkisi beklediğimden çok farklı değildi. Vampir olduğumu öğrenince şaşırmamıştı ama ilişkiye girmeye çalışınca mı şaşırıyordu? Ne çocuk ama… “Ne yapıyorsun? Bu yaptıkların yanlış ve hoş değil. Bırak beni!” sesi son derece endişeliydi. Korkuyor muydu bir erkekle ilişkiye girmekten bu kadar? çoktan bir lise öğrencisi değil miydi o, peki neydi bu namuslu kız tavırları. Sinirlerim bozulduğu için ellerimi onun üzerinden çektim. O hala olgunlaşmamış korkan bir çocuktu. Kıvranıp küçücük bir top haline gelmişti. Ona henüz dokunamamışken nasıl da bu denli acı çekiyor olamazdı ya. “Bu ilk değil, değil mi?” Ah… Yeniden mi hatırlıyordu her şeyi? Yoksa sadece bir kısmını mı hatırlamıştı? Aklini okuyamıyordum ki bunu bileyim. Yine de tamamını anımsasaydı böyle bir soruyu yöneltmezdi bana karşı. Aklı çok karışık, hayatini bir kez daha öğrenmekten korkmuş küçük çocuk. Kendimi yatakta yanına atıp, onu kollarımla dolayıp kendime çektim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım yine ne söyleyeceğimi yüzlerce kez düşünüp, cümlenin yanlış olmamasından onu bir daha endişelendirmekten korkarak. “Eyes, sence bu ilk seferimiz mi?” Dedim kokusunu içime çekerken. Şu anda acı çakan ruhunun kokusu keskin ve tuzluydu. Ben onun ilk kokusunu her zaman daha çok sevmiştim, kendine çeken o muazzam kokuyu. Bastırılmış anılarının ve duygularının karışımını. Ona bunun olması benim yüzümden değil, diye düşündüm. Bir bakıma benim yüzümdendi; ancak bu suçun tamamını kabullenemeyecek kadar çok yaşamıştım. O kadar büyük hatalarım olmuştu ki ve bir sürü insan, ölüm denilen uzun uykuya kavuşmuştu gerektiğinden daha erken. Hangi hatanın benim olduğunu bilebilecek kadar yaşlıydım.
“Ne kadarını hatırlıyorsun?” dedim ruhsuz bir sesle. “Tamamını, tüm hayatini unutmuş olman imkansız. Şarkıyı bilmiştin mesela. Aklına mı geliverdi aniden?” diye sordum. Açıkçası aklımda hala tamamlayamadığımız seks vardı. Ve evet bu işten bu kadar uzun süre kaçması canımı epey sıkılıyordu. Artık ondan bıktığımı bile söyleyebilirdim bu noktada. Ama daha yeni kanını içmiştim ve bulabildim en güzel kan kaynağıydı. Belki de seks için başka birine gitsem daha iyi olabilirdi. Bu konuyu çok kafaya takan biri değildim kucağımdaki bu çocuk gibi, ama sonuçta bedensel bir ihtiyacımdı. Ayrıca seviyordum. Bugünlük unutmam gerekiyordu anlaşılan. Gözlerimi açıp Eyes’i kendime çevirdim. Ellerimi saçlarında dolaştırmaya başladım. “Benden korkuyor musun Eyes?” Amma da duygusal söylemiştim bu sözleri. Gerçi oynamıyordum. Eyes’in beni unutmasının hep iyi yönlerini kullanmış olsam da şu ana kadar, yine de bir türlü kabullenemiyordum onun bana boş gözlerle bakmasını. İçi bomboş değildi elbet ama dönüp bakmak istememişti; bu nedenle bana hiçbir soru sormamıştı yaşantısına ait.
“Akşam okuluna gidelim mi?” Dedim konuyu değiştirircesine. Bu fikir iyiydi, en azından okula gidebilirdi eğer yerini biliyorsa, ayrıca akşam vakti benimde dersim vardı, yani her halükarda gitmek zorundaydım.
Daha fazla konuşmak istemezcesine ona baktım. Normalde de konuşkan değildim ya bu hafızası gitmiş insanin yanında konuşkan kalmıştım. Yine de suskunluğunu anlayabiliyordum, kendimi onun yerine koyunca. Geçmişimi unutsaydım kendi benliğim benim için bir şok olurdu. İyi mi, kötü mü konusuna gelirsek… Bazı bakımdan elbette unutmak en iyisiydi; ancak birkaç ufak şey vardı ki, kimse hayati boyunca unutmak istemez, bu hayat sonsuz olsa bile. O kadar çok yılın ardından bunca birikmiş ani. Unutmak bir anlık silmek gibi olup beynimi boşaltırdı en azından. Bilemiyordum. Aynı şey benim başıma gelseydi benimle ilgilenecek biri olmazdı yanımda. O kadar uzun zamandan sonra her şeye rağmen seni koruyabilecek birisini bulamıyor insan. Beni tek koruyan kendim olduğu sürece her küçük ayrıntıya ihtiyacım vardı. Gözlerimi yeniden Eyes’in üzerine diktim yanıtını duyabilmek için düşüncelerimin karmaşıklığını uzaklaştırırken.

out: Epic win xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyPerş. Tem. 07, 2011 5:31 pm

Ben ondan cevap isterken kendini yana atıp bana sarılmasını beklememiştim.
“Eyes, sence bu ilk seferimiz mi? Ne kadarını hatırlıyorsun?”

Giderek daha soğuk konuşması beni rahatsız etmeye başlamıştı. Onu kırmış mıydım? Anlaşılan daha önce bu işi istekle yapıyordum ki şaşırınca alındı. Önceden kendime kurduğum hayatı batırmak istemezdim açıkçası.
“Tamamını, tüm hayatini unutmuş olman imkansız. Şarkıyı bilmiştin mesela. Aklına mı geliverdi aniden?”

Ona doğru çevirince bedenimi yüzüne baktım merakla. Saçımda gezinen elini hissedince kalbini kazanmak için bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Ama ne?
“Benden korkuyor musun Eyes?”

Gözlerim irileşti. Hayır ona hissettiğim şey korku değildi. Çoğunlukla merak ve... Ve? Duygularımı anlayabilecek kadar hatırlamıyordum kendimi. Başımı hafifçe yana eğdim ona bakarken.
“Akşam okuluna gidelim mi?”

O cidden kırılmıştı. Düşündüm. Beynimi zorladım. Onun istediklerine dair bir şeyler bulmak istedim kayıp hatıralarımda. Sanki zorlanmaktan rahatsız olmuş gibi bir ağrı saplandı başıma. Fakat ben istediğim bilgileri almıştım denilebilir. Bir kaç sahne vardı kesik. Tamamlayacaktım. Ya da hayal gücümü kullanacaktım.
"Güzel olur. Ama akşama kadar ne yapacağız?"

Yatakta doğruldum. Üzerimdekileri geri attım ve onun üstüne tırmandım. Uzandığı için kucağına oturmak kolay olmuştu. Eğildim ve yüzüne baktım.
"Sana dokunabilir miyim?"

Sonra sorduğum sorunun saçmalığıyla güldüm. Ellerimi uzattım ve saçlarında gezdirdim. Yumuşaktı. Heyecanlanmıştım resmen. Biraz üzerine doğru uzandım ve alnına dökülenleri geri attım. Yüzüme düşünceli bir ifade verip yanaklarında gezdirdim parmaklarımı. Soğuk teni bence harikaydı. Vampir olmak güzel şey olsa gerek.
"Hayır senden korkmuyorum. Daha çok ben de merak uyandırıyorsun. Ama bana kendin hakkında bir şeyler anlatabilirsin. Anıların, vampirler ne yapar..."

Bacaklarımı iki yana açtığımdan kolayca yana doğru eğildim ve kulağına baktım. Aynı insan gibiydi. Mükemmel. Ona dokunmak güzeldi. Gülümseyerek ona baktım.
"Harika! Sana dokunmak çok eğlenceli."

Parmaklarım çenesinde gezindi. İşaret parmağımı dudağında gezdirdim. Yumuşak? O ölü değil miydi? Elim boğazına geçti. Sonra da göğsüne götürdüm ve doğruldum neredeyse uzanmış olduğumu farkedip. Önceden istekli olduğumu bilmiyordum ve o ne zaman bana yanaşsa bilinmezlik içinde kıvranıyordum. Ama şimdi anladığım kadarıyla aramızda saklı bir şey yoktu. Annem ve babam ölünce o benim ailem olmuştu anlaşılan. Bu durumda kesin karara vardığıma göre şüphelerimi atıp onunla olabilirdim. Böylece hem ben eskisi gibi davranmış olacaktım hem de o üzülmeyecekti. İyi bir anlaşma...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyCuma Tem. 08, 2011 3:33 pm

“Güzel olur. Ama akşama kadar ne yapacağız?” Hım? Bu nasıl bir soruydu böyle? O dışarı çıkabilirdi elbet isterse. Benimse kalmam gerekiyordu. Onu izledim. Üzerime tırmanması beni şaşırttı. Kucağıma oturarak üzerime eğildi. Vay canına. Onu bu kadar ‘az utangaç’ olarak görmek çok ilginçti. Niye durup dururken böyle davrandığını sormak ve ya düşünmek istemiyordum. “Sana dokunabilir miyim?” ellerimi beline koyup, vücudunu kendime doğru çektim. Bunu sormasına bile gerek yoktu. Saçlarımla oynamaya başladı. Eskiden bu kadar uzun olmayan saçlarım, vampir olmama rağmen hala uzuyordu. Bunun ölü olup olmamamla ilgisini düşünürken sıcak ellerini yanaklarımda hissettim. Bir insanla birlikte olmanın en güzel yönü buydu, sıcak teni. Hala kan akışı olduğunu gösteren bu ısı çok hoşuma gidiyordu. “Hayır, senden korkmuyorum. Daha çok ben de merak uyandırıyorsun. Ama bana kendin hakkında bir şeyler anlatabilirsin. Anıların, vampirler ne yapar...” Merak mı? Pek sanmıyordum ama o öyle diyorsa. Niye benim hakkımda bilmek istiyordu ki? “Eyes, o kadar uzun süredir yaşıyorum ki, anılarım anlatmakla, hatırlamakla bitmez.” İç geçirdim niye yalan söyleyeydim ki? “Çoğununda dinleyeceğin kadar mutlu sonlarla bitti söylenemez.” Dedim onu kendime çekerken. Bu sırada beni dinlediğinden bile emin değildim. Yüzümü garip bir şey gör meyi beklercesine inceliyordu. Aradığını pek bulamayacağı için hayal kırıklığına uğrayacaktı, yüzüm onunki gibi sıradan bir insan yüzüydü. Tüm bedenim, bir insanınkiyle ayniydi.

“Harika! Sana dokunmak çok eğlenceli.” Yüzüne baktım, ifadesini görebilmek için. Gerçekten doğruyu mu söylüyordu, yoksa sadece öylesine mi etmişti bu lafı. Parmaklarını hala yüzümden çekmemişti. Sora ellerini göğsüme koyup yüzümle oynamaya ara verdiğinde ellerimi belinden çektim. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım az önce parmağıyla dürttüğü dudaklarımı onunkilere yapıştırdım. Ayrılırken dudaklarını yaladım. Tadı çok güzeldi. Sonra onu ittim. Az önce hevesimi yeterince kaçırmıştı. Yine de bunu kaba olmayan bir şekilde yaptım üzerimden kalkması için. “Eminim akşama kadar yapacak bir sürü şey bulabilirsin Eyes.” Durdum. Bunun ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu çünkü normalde uyurdum. Güneş gidene kadar. Normal bir insan olduğum zamanlar o kadar geride kalmıştı ki ne yapılabilir unutmuşum. “Dışarı çıkmak istemezsen evini karıştırabilirsin.” Bunun bir şeyleri hatırlamasına yardımcı olabileceğini düşünüyordum. Hatırlayınca onu yine zorlamak zorunda kalmam ayrı bir meseleydi tabii. Ama bu istekli ve abartılı hali çok hoşuma gitmemişti. Gitseydi itip vazcaymazdım ya. Kafamı yastığa bıraktım yatakta iyice yayılırken. Hatıralarına kavuştuğundaki yüz ifadesini düşündüm nedense. Eskisinden daha çok nefret kusacaktı bana. Sonra şimdiki ona göz atıp düşüncelerimden de vazgeçtim. Bunu o zaman düşünebilirdim. Uzanıp elini tuttum yattığım yerden. Sıcak tenini kendime çektim. “Ne yapmak istiyorsan onu yapmakta özgürsün Eyes.” Dedim sinsi bir sesle. Ve sonra elini bıraktım. Bir nevi burada olduğumu unutmasını istemiyordum. Ayrıca şu anda yanındaki tak kişi bendim, ailesi, arkadaşları yoktu. Bunu bir avantaj olarak kullanmalıydım değil mi? Kullanmazsam aptallık etmiş olurdum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyCuma Tem. 08, 2011 9:38 pm

“Eyes, o kadar uzun süredir yaşıyorum ki, anılarım anlatmakla, hatırlamakla bitmez. Çoğununda dinleyeceğin kadar mutlu sonlarla bitti söylenemez.”

İç geçirmesi beni şaşırttı. Yani o çok uzun zamandır yaşıyordu ve mutlu anısı az mıydı? O zaman bu kadar uzun yaşamanın anlamı neydi? Ben geri çekilirken yüzümü tuttu ve öptü dudaklarımı. Dilini hissettiğimde ise içim titredi. Tamam, ben devamını beklerken o beni itince şaşırdım ve bozuldum. Yine neyi yanlış yapmıştım?
“Eminim akşama kadar yapacak bir sürü şey bulabilirsin Eyes. Dışarı çıkmak istemezsen evini karıştırabilirsin."

Evet kovuldum. Kendimi üzerinden yanlamasına yatağa attım cansızmış gibi. Yuvarlandım ve ayağa kalkmak için hareketlendim. Tabi birden bileğimi tutunca ona baktım şaşkın bir şekilde.
“Ne yapmak istiyorsan onu yapmakta özgürsün Eyes.”

Sonra da bileğimi bıraktı. Kısa bir süre ona baktım. Dudak büktüm birden. Ayağa kalktım sakince ve yataktan uzaklaştım bir kaç adım. Diğer tarafa geçtim ve yanaştım ona. Eğilmeden öylece konuştum.
"Ne yapmamı istediğini bilmiyorum. Anlamıyorum. Eğer yatacaksak yapalım gitsin. İstemiyorsan uğraştırma beni."

Yüzüme dökülen saçlara üfledim ve diğer odaya geçtim. Çok fazla kitap vardı burada. Saçlarımı geri attım ve en üstteki kitaplara baktım. Sonra da ani bir kararla kitaplığa tırmanmaya koyuldum. Sonuçta oraya ulaşabilmem için bir şey koymamıştım. Demek ki bunu hep yapıyordum. Zaten ben tırmanırken geriye devrilmemem den duvara sabitlenmiş olduğu ortaya çıktı. Tırmandım tırmandım tırmandım. En üste gelince gülümsedim ve ince bir kitap aldım. Dişlerimin arasına sıkıştırdım ve yeniden aşağıya inmeye koyuldum. Güvenle yere iniş yaptığımda ağzımdan çıkardım kitabı. Neden yarım bıraktıklarımı değil de bunu istediğimi anlamamıştım. Sayfalarına baktım. Şaşkınca koltuğa geçip oturdum. Tamamen boştu. Tek kelime bile yazmıyordu sayfalarında. Kapakta zaten siyah bir kaplamaydı. Yan taradında "Umut" yazan bir kitabın içi boştu. Tuhaf karşılamıştım bunu. Kenara bıraktım yavaşça. Sonra da yarım kalmış kitabı elime aldım. Bir kaç sayfa karıştırdım. Sıkıcı geldi nedense. Onu da bıraktım ve müzik setine yanaştım. Yere oturup bacaklarımı kıvırdım. Cd lere baktım. Bir sürü müzik. Her çeşitten vardı anlaşılan. Bir tanesinin üzerinde 'sesler' yazıyordu. Onu taktım. Kısa bir sessizlik ve güzel sesi odayı doldurdu, gülümsediği hissedilen bir kadının.

"Eyes. Bunu kaydederken odanın ucundan bana attığın kötü bakışları görmezden geliyor ve seni sevdiğimi söylüyorum. Babanı çok fazla dinleme lütfen. Onun gibi piyanoyu sevdiğini biliyorum lakin sadece uyumak için başından kalkman -ki onu da bazen orada yapıyorsun- beni üzüyor. Seni göremiyorum. Baban da aynı fikirde."
Kısa bir sessizlik oldu ve neşeli bir kahkaha yükseldi bir erkekten.

"Evet tamam. Dürtmene gerek yok. Oğlum. Annenin sözünü dinle ve arada kalk."
O adam yeniden güldü gençliğini hissettirircesine. Sonra da ben şaşkınca bakarken kendi sesim odayı doldurdu.

"Hadi ama. Bari gözümün önünde yapmayın da bir etkisi olsun."
Gözlerimden yaşların akmaya başladığını farketmemiştim. Hatırlamak istiyordum ailemi. Elimin tersiyle sildim yanağımı ve merakla devamını bekledim. Annem olduğunu anladığım kadın devam etti:

"Özellikle senin önünde yapıyorum. Böylece ikinci kez dinlemiş olacaksın ve daha da etkilenip sözüme uyacaksın. Yoksa piyanoyu atarım evden."
Kadın güldü bir melek gibi. Erkek ise -babam diyemiyordum. Onları anımsamıyordum ki anne ve baba diyeyim- ciddi fakat içten içte keyifli bir sesle devam etti:

"Sen annene takılma Eyes. Piyanoyu bu evden kaldırmaz. Kendisi de senin kendi yazdığın parçaları dinlemekten zevk alıyor. ... Tamam tamam bakma öyle. Eyes bunu dinliyorsan seni seviyoruz ve sadece piyanodan daha çok görmek istiyoruz."
Yeniden kadın konuştu:

"Evet. Tamam bu kadar yeter. Eyes sakın unutma canım..."
Benim kahkahamla annemin ne dediğini tam anlayamadım. Sonra da sesler tamamen kesildi. Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı sardım. Hafifçe sallanırken iler igeri gözyaşlarım akıyordu nedensizce.

"Neden sizi hatırlamıyorum? İsimlerinizi bile bilmiyorum."
Yüzümü dizlerime gömdüm ve ağlamayı sürdürdüm. Neden hafızamı kaybetmiştim ki? Kendi annemi ve babamı hatırlayamayacaksam neden yaşıyordum ki? Neden ölemiyordum? Neden başka kimse beni almamıştı hastaneden? Anne ve babamdan başka kimsem yok muydu? Yoksa sevilmiyor muydum? Ağladım sessizce.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raymond A. Grosvenor
Eski Profesör | Son Vampir
Eski Profesör | Son Vampir
Raymond A. Grosvenor


Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 113
İş/Hobiler : Kan emmek, gece dolaşmak, Eyes ile oynaşmak.
Lakap : Siyah Narsist | Son Vampir
Nereden : "neca ne neceris"

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyC.tesi Ekim 08, 2011 6:23 pm

Yataktan uzaklaşması beklemediğim bir hareketti. Hem de az önce istemesi üzerine, bir anda o da vazgeçmiş gibiydi. Yani aslında istemiyor muydu? Peki, neden öyle davranmıştı? Tanrım, sanki beyni gidip geliyordu. Ona sorsam bile büyük ihtimalle farkında olmadığını söylerdi. İyi ki böyle zamanlarda aklini okuyamıyordum, yoksa az çok, hafıza kaybından sonra iyice düzensizleşmiş zihninde ben de kafayı yerdim. Onun bu haliyle uğraşmak tamamen zaman kaybıydı. “Ne yapmamı istediğini bilmiyorum. Anlamıyorum. Eğer yatacaksak yapalım gitsin. İstemiyorsan uğraştırma beni.” Hım. Anlaşılan kafası düşündüğümden de çok karışmıştı. Ona az önce söylediklerinin çok anlamsız olduğunu belirten bir ifade ile baktım. O ise bana çok aldırmadan sözlerinin hemen arkasından yatak odasından çıktı. Tamam, bu yaptığı en saçma hareketti. Ama az önceki tavrı onun kişiliğine daha çok uyuyordu. Kelimelerinin ardından kaçması, buna gerçekten üzüldüğüne dair bir şey olabilir miydi yahut daha akla uygun olan onun iç karışıklılığının göstergesi miydi? O istemiyordu, apaçık. Benim istememem onu kirmiş olabilirdi; üstelik daha önceden de onu istediğimi öğrenince. Gözlerimi kapadım, kendimi o derin boşluğa bırakmak için. İnsanların yapabildiği gibi uyumak ve hiçbir şey düşünmemek ne de hoş olurdu şimdi. Zaten sorunlarım kat kat artmıştı Eyes’in kazası ile birlikte. Ne kadar çok insan beni görürse o kadar şüphe artardı ve ben de öldürmek, hafıza silmek, kaçmak durumlarında kalırdım. Ama bir yere kapanıp soyutlanmak, yalnızlık içinde ölümsüzlüğün sonunu beklemekten daha iyi olacaktı en kötü sonuç bile. Denemiştim; hiç de mutlu olmadığım günlerde. Gözlerimi açıp odanın boş tavanını inceledim. Geçmişimi hatırlama çalıştım nedense. Bu çok sık düşündüğüm bir şey değildi elbet; vampir olmadan önce yaşamış olduğum geçmiş. İçerideki çocuğun yaşlarındayken neler yaptığımı düşündüm. Oradaki anılardan çok kalan olmamıştı bir şekilde. Hiçbir şey net değildi, bir iki görüntü vardı Roma’dan; şimdi sadece kitaplarda çizimler ile bulabilecek görüntüler. Her türlü mekânda tüm zamanları yaşamış benim gibi biri için İngilizceden çok tarih öğretmenliğinin uygun olabileceğini düşüncesi anlık bir gülümseme yarattı yüzümde. Şimdi de kendimi mi aşağılıyordum? Gözlerimi bir kez daha kapamayı denemek üzereyken içeriden gelen bayan sesi irkilmeme neden oldu. Önce içeride birinin olduğunu düşümdüm; ancak bunun olamayacağı bağlantısını kurdum hemen ardından. Birincisi biri daha olsaydı hissederdim; ikincisi bir kişinin, bilhassa da bir insanin bu kadar sessiz içeri girmiş olması pek imkânlı değildi. Hala insani zaaflarımın olması çok garipti; merakıma yenik düşerek odanın kapısına kadar ilerledim. Kapıda dikilip odayı gözlerimle taradıktan sonra sesin Eyes’in hemen yanına oturmuş olduğu müzik setinden geldiğini fark ettim. Eyes ise oradan gelmekte olan sese, sözlere ve tınıya odaklanmışçasına bir biblo gibi sabit duruyordu. Ona doğru yaklaşırken bile sabitliğini koruyordu ki; tanıdık bir sesin o hoparlörden gelmesi beni bile etkilemişti ki onu adeta sarsmıştı. Bu onun kendi sesiydi. Hala ona yaratınca yakin olmamamla birlikte, yanaklarından süzülen gözyaşını görebiliyordum. Onları hatırlamamasına, bir de üstüne üstlük onların uzun zaman önce vefat etmiş olmasına rağmen hala arkasından yaslarını tutuyor olması biraz trajikti. Yine de düşününce; onları hatırlasaydı ağlamazdı. Çünkü bu ağlamak için bile çok acıklı bir şeydi. Kendi ailemi düşündüm, o zamanlarda Roma’da yaşayan bir çocuksanız, aile kavramı şu anda olduğu gibi olmuyordu pek. Roma’da çocuğa biraz daha farklı bakılıyordu; soyu devam ettiren, asker, ileriki reis. Duygu ise genellikle az idi, tabii kız çocuğu değilseniz. Konuşmaları uzadıkça uzuyor, şu anda önümde oturan bu beyaz saçlı çocuksa durmadan ağlıyordu. Durumuna neredeyse acıyordum. Onu anlayıp anlamadığımı düşündüm, hiçbir zaman hafızamı kaybetmemiş olduğumdan böyle bir hüzün gelmedi aklıma. Belki yaşadığım bazı şeyler onun bu durumundan çok daha kötü olabilirdi; benim gibi bir ölümsüz için ne sayılabilirdi ki elbet. En son kadının, hoş ve yumuşak sesi ile bitmişti kayıt. Eyes daha da kötü olmuş gibiydi; onları biran önce hatırlamak için kendini zorluyor ama bunu yapmasının elinde bile olmadığını biliyordu. Büyük ihtimalle bu ona, onların ölümüne yaptığı büyük saygısızlık gibi geliyor olmalıydı.
“Neden sizi hatırlamıyorum? İsimlerinizi bile bilmiyorum.” Ona iyice yaklaştım. Beni fark edip fark etmemiş olması çok da umurumda değilmiş gibi, oturduğu yerin hemen arkasına oturdum ve onu belinden tutarak kendime çektim. Kollarımı iyice doladım, adeta etrafını dolamıştım. Kollarımı biraz daha kendime doğru çekerek onu sıkıştırdım. “Ben varım, Eyes. Burada seninle birlikte. Daima…” Son cümlemi yutarak söylemiştim. ‘Daima, sonsuza dek’. Ağzımdan fark etmeden çıkmıştı; hâlbuki yeniden bu iki kelimeyi kullanmayacağıma dair kendi kendime olan sözümü hatırladım. Sonu ayni olmamalıydı. Kafamı onun omzuna yasladım arkadan. Kollarımı biraz gevşettim. Yanaklarına götürdüğüm elimi, tersiyle sildim oradaki su birikintilerini. “Fazla düşünmek seni yorar.” Şimdi de kendim yapamadığım şeyleri öğütlüyordum, harika! Yanağına ruhsuz bir öpücük kondurdum. Ardından bir kere daha… Boynuna doğru kaydırdım öpücüklerimi, kanının damarlarından büyük bir hızla aktığı yine de rengi soluk görünen ince boynuna. Ellerimi bir kere daha beline götürürken Odanın diğer tarafına doğru baktım. Perdenin arkasından ışık vurmuyordu artık. “Sanırım, güneş batmış. Biraz dışarı çıkmak ister misin?” Japonya’yı gördüğü yerleri ve de en önemlisi dili yeniden hatırlamalıydı. Hala gözlerim perdedeydi, arkasının çok ruhsuz bir yer olduğunu düşündüm. Japonya! Neden buraya kadar gelmiştim ki ben. “Belki dışarıda dolaşırken sana hoş hikâyeler anlatabilirim.” Dedim. Tabii ki pek de hoş olamazdı benim hikâyelerim; yine de onun ilgisini çekebilirdi gördüğüm yerler. Bir iki anıdan kötü bir şey olmaz diye düşündüm. Yine de geçmişi düşünmek ve yaşadıklarımı anlatmak tüylerimi diken diken ediyordu. Korkma anlamında değil ancak sinirimi bozan bir şeyler vardı orada. Geçmişi düşünerek yaşan yaşlı insanlar gibi olamazdım. Çünkü bir yerde bile geçmiş biter, ben yaşamaya devam ederdim. Ruhumun gerçekten yaşlanmış olup olmadığı sorusu geliverdi aklıma. Gençler geçmişi düşünmeyi sevmezlerdi çünkü önlerindekinin hep daha iyi olduğundan emindiler; yaşlılar ise bunun tam aksi artık önlerinde kalanın arkadakileri geçemeyeceği düşündeşindeydiler. Geçmişe bakmayı sevmediğime göre genç ruhta olduğumu düşünmek gerekse bile; benim nedenim onlarınkiyle aynı değildi. Hala sarılmakta olduğum çocuğa baktım. O ise geçmişini düşünebilmek için neler vermezdi şu an. Bu ortamdan uzaklaşmak, düşüncelerimizi bir nevi dağıtabilirdi. En azından her değişiklik istediğimde yer değiştirmemi bu şekilde açıklıyordum. “Hadi Eyes, dışarı çıkıp hava alalım. Burada oturup yaşlanmak istemezsin.” Dedim şaka yapıyormuşçasına. Önce kendim kalktıktan sonra, önümde yıkılmış olan çocuğun ellerinden tutup kaldırdım. İlle velâkin onu kapıya sürükleyecek değildim, yapabilecek olsam bile. Bir cevap beklermiş gibi çenesinden tutup yüzünü biraz havaya kaldırdım, beni görebileceği bir hizada. Derin mavi gözlerin baktım, ağlamaktan hafif kızarmış beyaz kısımlarına rağmen daha da belileşmiş olan o maviliğe.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eyes Rutherford
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Tokyo Üniversitesi Öğrencisi | Hukuk Bölümü | Yaratık Avcısı
Eyes Rutherford


Erkek Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 32
İş/Hobiler : Yaratık avlamak & Ray'i memnun etmek & Yatak odasından ayrılmak için isyan etmek & Yatak odasından ayrılamamak ve yeniden Ray'i memnun etmek & Ray'in sinirlenmesini sağlamak & Ray'i sinirlendirememek ve sinirlenmek & Sonunda vazgeçip Ray'i kıskandırmaya çalışmak
Lakap : Son vampirin baş düşmanı ve yatak arkadaşı, yaratık avcısı
Nereden : Ray ile birlikte yatak odasından *k8* & Kız arkadaşıyla barlardan & canavarlarla sokaklardan & Arkadaşlarıyla partiden

Eve Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Eve Dönüş   Eve Dönüş EmptyC.tesi Ekim 08, 2011 7:07 pm

Ağlıyordum kendi acınası halime. Sefildim. Ne hafızam vardı ne de başka bir şeyim. Bir tek o vampir vardı ve anlaşılan o da benden sıkılmıştı. Zaten benim gibi birinden kim sıkılmazdı ki? Nefesler alıyordum arka arkaya. Bir şeyler hatırlamak isterdim. Ama zihnim hala terkedilmiş bir kasaba misali boştu. Anılarımın yerinde sadece bu sesler dolanıyordu. Her kapıyı çalıyordum zihnimde bulunan. Karşılık almıyordum tabi hiçbirinden. Ufak bir mum ışığı bile olsa peşinden gidecektim. Şimdi ise bu kadar uğraşın ardından tek bulabildiğim kulaklarımda yankılanan tuhaf bir kahkaha sesiydi. Rahatsız edici, kuru bir kahkaha. Aniden arkamda bir şeyler hissedince gerildim. O, kollarını bana doladı ve iyice kendine çekti. Onun çektiği yere yanaştım usulca, sesimi çıkarmadan. “Ben varım, Eyes. Burada seninle birlikte. Daima…” Kollarını gevşetti sonra da. Yanağımı sildiğinde hala ağlamak istiyordum ben. Ailemi hatırlamıyordum. Arkamdaki bu adamı hatırlamıyordum. Kendi adımı bile daha yeni öğrenmiştim. “Fazla düşünmek seni yorar.” Yanağıma kondurduğu öpücükler bile keyfimi yerine getirmemişti. Boynuma kaydığında ise diğer yana doğru eğmiştim boynumu yavaşça. Düşüncemin aksine ısırmamıştı beni. Ben de bir şey demedim. Onunda canını sıkıyordum kesinlikle. “Sanırım, güneş batmış. Biraz dışarı çıkmak ister misin? Belki dışarıda dolaşırken sana hoş hikâyeler anlatabilirim.” Kesinlikle canını sıkıyordum. O da benden nefret ediyordu. Kimsem kalmamıştı artık. Bir köprü bulup kendimi atmak istedim bir anda. Ama onun yerine sadece derin bir nefes aldım. “Hadi Eyes, dışarı çıkıp hava alalım. Burada oturup yaşlanmak istemezsin.” Onun benden uzaklaştığını hissettiğimde üşüdüm istemsizce. Sanırım birilerinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı. Kendi kalkınca beni de kaldırdı. Sonra da yere baktığımı görüp başımı kendisine çevirdi. Bir süre sessizce ona baktım. Gözlerini inceledim saçlarıyla beraber. O harikaydı. Neden benim yanımda zamanını öldürüyordu ki? Bana ne sorduğunu biliyordum ama yine de dayanamadım ve aklıma yığılan sorulardan birini çekip çıkardım. "Neden benim gibi ruhsuz birinin yanındasın? Benden daha iyilerini bulabilirsin değil mi? Hafızası olmayan bir çocukla uğraşman için sebep ne? Sana ne veriyorum ki beni bu kadar önemsiyorsun?" Belki de ben abartıyorumdur. Beni önemsediği yoktu, olamaz mı? Tek bulabildiğim o diye neden onunda sadece benimle olduğunu düşünmüştüm ki? Derin bir nefes aldım bakışlarımı ondan ayırmadan. Sonra sorumun cevabını duymaya korktuğum için konuyu değiştirmek için "Evet. Dışarı çıkalım. Teşekkür ederim." Son bir kez daha ona bakıp odama gittim. Üzerimi değiştirdim. Siyah bir pantolon ve siyah ve beyazın güzel bir şekilde dikildiği basit bir tişört giydim. Dolabımdaki eşyaların çoğu mat renklerdi. Ayağıma da ayakkabı giyip banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kapıya doğru gittim. Kapının yanına astığım resmi gördüm kenara yaslanıp ona seslenecekken. Benim bir resmimdi. Evimde kendi resmimi görmek tuhafıma gitmişti. Çocukluğumdan kalma bir resim. Saçlarım biraz daha kısaydı. Yapraklarını döken bir ağacın altındaydım. Gülümsememiştim bile ama resim nedense hoşuma gitmişti. Bir süre daha bakıp arkamı döndüm çerçeveye. "Ben hazırım." diye seslendim evin içine doğru. Onu görememiştim bu yüzdende seslenmiştim kendime bile tuhaf gelen bir şekilde. Temiz havaya ihtiyacım vardı kesinlikle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eve Dönüş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Yaoi RPG :: Her şey :: Tokyo :: Evler :: Rutherford'un Dairesi-
Buraya geçin: